Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi, 1/5000’lik İmar Nazım Planı’nın 1. etabını oy birliği ile onayladı.Belediye Başkanı Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin Olağanüstü Meclis Toplantısında, Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli ilçelerinin 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ile ilgili karar oy birliğiyle kabul edildi. Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi Şubat Ayı Olağanüstü Meclis Toplantısı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mersin Barosu Başkanı Bilgin Yeşilboğaz, eleştirilerin dikkate alınarak, 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı'nın yeniden revize edilerek askıya Planın içeriği: 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı. İdare: Mersin Büyükşehir Belediyesi. Alan büyüklüğü: 40000 Hektar. Sözleşme Tarihi: 04/09/2015. İçel Büyükşehir Belediye Meclisi, 1/5000’lik İmar Nazım Planı’nın 1. etabını oy birliği ile onayladı., Meclis Üyesi, Büyükşehir Belediyesi, Belediye Başkanı, Petrol 1_25000Ölçekli Nazım İmar Planı Aciklama Raporu.pdf 1_25000 Ölçekli Nazım İmar Planı, Plan_Hukumleri.pdf 1_25000 Ölçekli Nazım İmar Planı, Plan_lejant (Gösterimi).pdf 9UUE7. İçindekiler1 Danıştay 10. Dairesi, E 2013/4804, K 2017/2081 İmar yolunun mezarlık alanı yerine tarla vasıflı taşınmazdan geçirilmesinde kamu yararı olduğu2 Danıştay 6. Dairesi, E 2004/2444, K 2006/2685 sit alanlarında yapılaşma koşulları3 Danıştay 6. Dairesi, E 2004/4237, K 2006/4410 İmar planı dava konusu edilmediyse inşaat ruhsatının durumu4 Danıştay 6. Dairesi, E 2005/2444, K 2007/5127 Kapsamında orman bulunan imar planlarına karşı OGM dava açma ehliyeti5 Danıştay 6. Dairesi, E 2005/3669, K 2007/5774 Üst ölçekli planın iptalinin alt ölçekli plana etkisi6 Danıştay 6. Dairesi, E 2005/4397, K 2007/5914 imar planı çalışmaları devam eden alanlarda ruhsatsız yapılar7 Danıştay 6. Dairesi, E 2005/6129, K 2007/6788 Nazım imar planı olmayan alanlarda ıslah imar planı yapılamayacağı8 Danıştay 6. Dairesi, E 2006/4510, K 2007/5180 Üst ölçekli plana aykırılık varsa plan amacına bakılmayacağı9 Danıştay 6. Dairesi, E 2006/5520, K 2007/4165 Kamu hizmetinin devamını engelleyecek şekilde plan ve değişiklik yapılamayacağı10 Danıştay 6. Dairesi, E 2006/931, K 2006/6661 Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada zamanaşımı süreleri11 Danıştay 6. Dairesi, E 2009/462, K 2010/9862 İmar davalarında davacının keşif avansını yatırmaması halinde bilirkişi incelemesi yaptırılması12 Danıştay 6. Dairesi, E 2010/11339, K 2013/6483 1. sınıf tarım arazisinin resmi kurum alanına ayrılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı13 Danıştay 6. Dairesi, E 2010/1756, K 2014/1355 Mevzii imar planına bitişik, mevzii imar planı oluşturulmasına yönelik ilave imar planı yapılamayacağı14 Danıştay 6. Dairesi, E 2010/2297, K 2010/10209 İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması halinde planın esas alınması gerektiği Danıştay 10. Dairesi, E 2013/4804, K 2017/2081 İmar yolunun mezarlık alanı yerine tarla vasıflı taşınmazdan geçirilmesinde kamu yararı olduğu Özeti Uyuşmazlıkla ilgili olarak, “üstün kamu yararı” yönünden bir irdeleme yapıldığında, yol standartları ve trafik güvenliği açısından güzergah değişikliğinin herhangi bir sakınca doğurmadığı ve güzergahta değişiklik yapılabileceğinin ortaya çıkmış olması karşısında, mezarlığın korunmasında “üstün kamu yararı” bulunduğu hakkında. Dava; Denizli İli, Çal İlçesi, Alfaklar Köyü, Dedekuyusu mevkii, …pafta, … parsel sayılı taşınmazın maliklerinden olan davacı, davalı idare tarafından yürütülen Çal-Akkent arasındaki yol projesinin kendi taşınmazlarına ilişkin kısmının iptali istemiyle açılmıştır. Denizli İdare Mahkemesi’nce; dava konusu yol güzergahının geçtiği davacıya ait taşınmazda keşif icra edildiği, keşif sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte olduğu ifade edilerek köy tüzel kişiliğine ait daha kısa ve düzgün nitelikte taşınmaz varken, daha uzun ve kavisli olacak şekilde üzüm bağı olarak kullanılan davacının sahibi olduğu taşınmazdan geçirilmesine karar verilen Denizli İli, Çal-Akkent arasındaki yol projesinin … parsele ilişkin kısmının kamu yararı, hizmet gerekleri ve karayolu mühendisliği ulaştırma teori ve pratiğine aykırı olması nedeniyle hukuka uygun olmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. 13/07/2010 tarih ve 27640 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 4 ve 13. maddelerine göre devlet yollarının yapım, görev ve sorumluluğu Karayolları Genel Müdürlüğüne verilmiş olup; “Karayolu güzergahının tespiti” başlıklı 19. maddesinde; “1 Genel Müdürlük; otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolu güzergâhlarına ve bunların değişikliklerine ilişkin planlarını hazırlayarak, belediye ve mücavir alan sınırları içinde kalan yerlerde imar planlarına işlenmesini belediye veya ilgili kurum ve kuruluşlardan talep eder. Belediye veya ilgili kurum ve kuruluşlar, karayolu güzergâhlarına ilişkin söz konusu planlara varsa itirazlarını en geç otuz gün içinde bildirir. Bu süre sonunda itiraz edilmemişse güzergâh planları, ilgili kurum veya kuruluşlar açısından imar planına esas olmak üzere kesinleşir. İlgili kurum ve kuruluşlarca itiraz edilmesi halinde ise karayolu güzergâh planlarına yapılacak itirazlar Genel Müdürlükçe değerlendirilerek, itiraz tarihinden itibaren en geç yirmi gün içinde sonuçlandırılır. Belediye ve mücavir alan sınırları dışında kalan yerlerde ise karayolu güzergâh planları, il özel idareleri veya ilgili kurum ve kuruluşlarla koordine edilmek suretiyle Genel Müdürlükçe doğrudan tayin ve tespit edilir ve uygulaması bu çerçevede yapılır. Bu fıkra hükümlerine göre son halini alan yol güzergâh planları Bakan onayı ile yürürlüğe girer. Bakan bu yetkisini Genel Müdüre devredebilir. 2 İlgili kurum veya kuruluşlar mevcut imar planlarını kesinleşen karayolu güzergâh planlarına uygun olarak en fazla altmış gün içinde revize eder. İmar mevzuatının gerektirdiği diğer işlemler ilgili kurum ve kuruluş tarafından yürütülür. Revize edilen imar planına yapılan ve karayolu güzergâhında değişiklik gerektiren itirazlar Genel Müdürlükçe karara bağlanır. 3 Karayolu güzergâh planlarının belirlenen süre sonunda, ilgili kurum veya kuruluşça imar planlarına işlenmemesi hâlinde, kesinleşen karayolu güzergâh planları Genel Müdürlükçe imar planlarına işlenir. Karayolu güzergâhlarının işlendiği imar planları Bakan tarafından resen onaylanmak suretiyle kesinleşir ve ilgili kurum ve kuruluşa bildirilir. Kesinleşen imar planlarının bir sureti Bayındırlık ve İskân Bakanlığına da gönderilir. Bu şekilde kesinleştirilen imar planları ile ilgili diğer işlemler, ilgili kurum ve kuruluş tarafından imar mevzuatının gerektirdiği şekilde yürütülür. 4 Kesinleşen imar planlarında karayolu ve çevresine ilişkin daha sonra yapılacak her türlü ilave, değişiklik ve diğer çalışmalarda, trafik ve karayolu güvenliği açısından Genel Müdürlüğün görüşü alınır. Bu plana ilişkin değişiklikler hakkında ilgili mevzuatına göre ilan süresinin başladığı tarihte Genel Müdürlüğe bilgi verilir. 5 İlgili kurum veya kuruluşlar, kesinleşen karayolu güzergâh planlarına ilişkin olarak yapacakları imar planı çalışmalarında, Genel Müdürlükçe karayolu güzergâhına ilişkin hazırlanan jeolojik, jeoteknik ve fotogrametrik raporları esas almak zorundadır. 6 Bu madde hükümleri çerçevesinde kesinleşen karayolu güzergâh planları kapsamında karayollarının yer aldığı alanlara ilişkin olarak, belediyeler veya il özel idarelerince, ilk kez yapılan imar planı düzenlemelerinde, otoyollar hariç olmak üzere, kesinleşmiş güzergâh planlarındaki karayolları, 3194 sayılı Kanunun 18 inci maddesi hükümleri dâhilinde oluşturulacak düzenleme ortaklık payları hesabına dâhil edilir. İlgili belediyeler veya il özel idareleri, söz konusu işlemleri Genel Müdürlük ile koordineli olarak ve ivedilikle sonuçlandırır.” hükümleri yer almaktadır. Dosyanın incelenmesinden, Denizli İli, Çal İlçesi sınırları içinde Çal-Bekilli bölünmüş yol projesinin hazırlanarak uygulamaya başlandığı; bu yolun Alfaklar Geçişini konu alan kısmında, davacının mirasçılarından olduğu Alfaklar köyü, Dedekuyusu mevkii, … pafta, … sayılı parselin bulunduğu, hazırlanan ilk projede yolun bu taşınmazın sınırları içinde kaldığı; daha sonra projede revizyon yapılarak bu kez yolun eski köy yolu esas alınarak Hazineye ait … nolu parsele kaydırıldığı; bu haliyle yolun bu kısmının yerleşim yerleri içinde kaldığı; eski köy yolunun mezarlık içinden geçtiği; bu yolun genişletilmesi halinde mezarlığın tahrip olacağı dikkate alınarak tekrar eski projeye dönüldüğü; davacı tarafından Çal-Akkent arasındaki yolun kendi parsellerinden geçecek şekilde hazırlanan yol projesinin, kendi taşınmazlarıyla ilgili kısmının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece söz konusu uyuşmazlığın çözümü amacıyla mahallinde 11/09/2012 tarihinde keşif icra edilmiş olup, yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinden sonra bilirkişi heyetince düzenlenen 11/10/2012 tarihli bilirkişi raporunda; “…Projenin bir aşamasında güzergahın değiştirilip aynı standartlar uygulanarak başka bir güzergahın belirlenmiş olması nedeniyle, dava konusu yol projesi kısmında yol standartları ve trafik güvenliği açısından güzergah değişikliklerinin herhangi bir sakınca doğurmadığı ve değişikliğin yapılabileceği; … nolu parselden geçen güzergahın üzüm bağı vasfındaki tarım arazilerinden geçmesi ve nispeten uzun olması nedeniyle kamulaştırma maliyetinin dolayısıyla yol yapım masraflarının diğer güzergaha göre daha fazla olacağı; bu nedenle … nolu parselden geçen güzergahın kamu yararına uygun olmadığı, kişisel menfaate doğrudan alternatif olması durumunda kamu yararı ve hizmet gereğinin üstünlüğünün olduğu; ancak kamu yararı ve hizmet gereği yapılan işlemlerde, çeşitli alternatiflerin olması durumunda kişisel menfaatlere en az zarar verecek olan durumun seçilmesi gerektiği ve bu nedenle seçilecek güzergahın … nolu parselden mezarlık geçen güzergah olması gerektiği; yol güzergahının … nolu parselden geçmesiyle mezarlık alanında oluşacak tahribatı en aza indirebilmek için, bu güzergahın mezarlık dış sınırına doğru, … nolu parsele müdahale etmeyecek şekilde kaydırılabileceği; sonuç olarak; dava konusu yol projesinin davacının sahip olduğu … parsel üzerinden geçen güzergahın karayolu mühendisliği teori ve pratiği açısından uygun olmadığı …” değerlendirmesinde bulunulmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; bilirkişilerden asıl istenen husus olan konuda; yol standartları ve trafik güvenliği açısından güzergah değişikliklerinin herhangi bir sakınca doğurmadığı ve değişikliğin yapılabileceği ifade edildikten sonra bilirkişilerin görevleri arasında olmamasına karşın bilirkişilerce işin esasına girilerek maliyet analizi yapılmış olması, kamu yararı kararı verecek merci olunmamasına rağmen bu hususta görüş beyan edilmesi, idarenin takdir hakkını ortadan kaldıracak şekilde kesin yargılarda bulunulması ve çakışan menfaatler arasında mezarlıktan yol geçirilmesinin uygun olacağının ifade edilmiş olması ile görevleri arasında olmasına rağmen güzergahlara ilişkin mesafeler arasında fark olduğu ifade edilmiş fakat herhangi bir ölçüm yapılmadığı, her iki güzergaha ilişkin bir kroki hazırlanmadığı ve bu yere ilişkin imar durumundan bahsedilmediği görülmektedir. Oysa uyuşmazlığın çözümü için yapılacak bilirkişi incelemesi sonrasında davanın tarafları açısından, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta uyuşmazlığın ortaya konulması, teknik olarak uyuşmazlığın tüm yönleriyle irdelenmesi ve herhangi bir tartışma yaratmayacak şekilde çözümlenmesi gerekmektedir. Buna göre, anılan bilirkişi raporu, yukarıda aktarılan nitelikte ve mahkeme kararına dayanak alınacak mahiyette görülmemiştir. Bu durumda eksik incelemeye dayanan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır. Öte yandan yolun davacıya ait üzüm bağından geçirilmesinden ise mezarlıktan geçirilmesinin kamu yararına daha uygun olduğu ifade edilmiştir. Oysa planlama ilkeleri ve şehircilik esasları ile kamu yararı açısından doğal ve tarihi değerlerin ön planda olduğu bölgelerde dikkat edilmesi gereken en temel ilkenin, koruma alanlarının bütünlüğünün sağlanması ve bu alanlarda planlama alanı içerisinde herhangi bir kullanımın oluşturduğu ve/veya oluşturacağı baskı karşısında koruma-kullanma dengesinin sağlanması olduğu, bu temel ilkenin, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 05/11/1999 tarih ve 658 sayılı kararı ile 19/06/2007 tarih ve 728 sayılı ilke kararında da belirtildiği, çağdaş yaşamın gerektirdiği bazı kullanım, düzenleme ve altyapıların sağlanması sırasında yüzlerce yıllık kültürel birikimin hassas-kırılgan yapıdaki doğal yapı öğelerinin korunması ve bir miras öğesi olarak gelecek kültürlere taşınmasının engellenmemesi gerektiği, doğal ve tarihi değerlerin önemli potansiyel oluşturduğu doğal koruma alanlarının kısmen ve/veya tamamen tahrip edilmesinin, geriye dönüşü olmayan etki olarak değerlendirilmesi gerektiği açık olup köy sakinlerinin mezarlık olarak kullandıkları alanın yol geçirilmesi nedeni ile tahrip olacağı kuşkusuzdur. Bu durumda davacının yararı ile kamu yararının karşılaştırılmasında “üstün kamu yararı” yönünden irdeleme yapıldığında, yol standartları ve trafik güvenliği açısından güzergah değişikliklerinin herhangi bir sakınca doğurmadığı ve değişikliğin yapılabileceğinin ortaya çıkmış olması karşısında, mezarlığın korunmasının “üstün kamu yararı” bakımından daha uygun olduğundan davanın reddi gerekirken aksi yöndeki mahkeme kararında bu yönüyle de hukuki isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, Denizli İdare Mahkemesi’nin 19/12/2012 tarih ve E2012/39, K2012/1510 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/04/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2004/2444, K 2006/2685 sit alanlarında yapılaşma koşulları KORUNMASI GEREKLİ SİT ALANINDA KALAN YAPILARIN YIKILMIŞ OLSA BİLE ORANLARININ, İMAR PLANI İLE GETİRİLEN YAPILAŞMA ORANLARINA GÖRE ÖNCELİKLİ OLDUĞU HAKKINDA. Dava, izmir, Yenifoça, … pafta, … parsel sayılı taşınmazdaki yapının, TAKSTaban Alanı Katsayısı değerinin imar planındaki TAKS değerine uymadığından bahisle inşaat ve yapı kullanma ruhsatlarının iptali ile 3194 sayılı Yasanın uyarınca yıktırılmasına ve aynı Yasanın uyarınca para cezası verilmesine ilişkin günlü, 147 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, uyuşmazlık konusu binanın bulunduğu alanı da kapsayan imar planında TAKS değeri 0,75 olarak belirlenmiş olmakla birlikte Yenifoça Kentsel Sit Alanı Yapılanma Hükümlerinin maddesinde, yapının mevcut TAKS değerinin planla getirilen TAKS değerinden büyük olması halinde yapının mevcut TAKS değerinin yapılaşmaya esas alınacağı hükmü yer aldığından bu hüküm uyarınca, olayda yıkılıp yeniden inşa edilen uyuşmazlık konusu yapının TAKS değeri her ne kadar planda öngörülen 0,75 den büyük ve 0,975 olsa bile yukarıda anılan yapılanma hükümlerine uygun olduğu görüşü bilirkişi tarafından ortaya konulmuş ise de bu yapılanma hükmünün, plandaki TAKS değerinden fazla TAKS değerine sahip mevcut yapıları korumayı amaçladığı, yoksa bu yapıların arsaları için TAKS değeri yönünden kazanılmış bir hak getirmeyi amaçlamadığı bu nedenle imar planında öngörülen yapılaşma şartlarına aykırı olarak verilen yapı ruhsatı ile yapı kullanma izin belgesinin geri alınmasına, uyuşmazlık konusu yapının yıktırılmasına ve yapı sahibine para cezası verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Yenifoça Kentsel Sit Alanı Yapılanma Hükümlerinin, “Koruma amaçlı imar planı yapılanma koşullan” başlıklı maddesinde; ” Her yapı adası için TAKS değeri planda ayrı ayrı belirtilmiştir. Boş parsellere yapılacak olan yapıların TAKS’ı bu değerden büyük olamaz. Ancak yeni yapılan planda belirlenen TAKS değeri yıkılıp tekrar yapılacak mevcut yapının TAKS değerinden büyük ise planla belirlenen TAKS değeri esas alınabilir. Yapının mevcut TAKS değerinin planla getirilen TAKS değerinden büyük olması halinde ise yapının mevcut TAKS değeri yapılaşmada esas alınır” düzenlemesine yer verilmiştir. Olayda, uyuşmazlık konusu yapının, kentsel sit alanında kaldığı, bu alanların yapılanma hükümlerine ve günlü, 21 sayılı yapı ruhsatına uygun olarak ancak bu yapının bulunduğu alanı da kapsayan imar planında öngörülen TAKS değerinin aşılması suretiyle inşa edildiğinin tespiti üzerine dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgeler ile yukarıya alınan düzenlemenin değerlendirilmesinden; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olan, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntılarını İçeren ve korunması gerekli sit alanında kalan yapıların yıkılmış olsa bile aslına uygun olarak yeniden inşa edilebilmesi için bu yapıların TAKS oranının imar planında öngörülen TAKS değerinden büyük olması halinde imar planı ile getirilen TAKS değerinin istisnası olarak yapının TAKS değerinin esas alınması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle İdare Mahkemesince uyuşmazlık konusu olayda imar planında öngörülen TAKS değerinin esas alınmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle İzmir Mahkemesinin günlü, 2002/279, K2003/960 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL karar harcı ile fazladan yatırılan 15,30 YTL haran temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2004/4237, K 2006/4410 İmar planı dava konusu edilmediyse inşaat ruhsatının durumu İmar planı dava konusu edilmediğinden, bu plana uygun verilen inşaat ruhsatının imar planının hukuken geçerli olmadığından bahisle iptal edilmesinde, hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında. Dava, Hazineye ait, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına tahsisli Mersin İli, Hamidiye Mahallesi, … pafta,… ada, … sayılı parsel için verilen günlü, 09/02 sayılı yapı ruhsatının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; taşınmaz 1/1000 ölçekli imar planında park ve rekreasyon alanında kalmakta iken Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Akdeniz Bölge Komutanlığınca plan değişikliği yapılarak alanın askeri alan olarak ayrılmasının istenildiği, bu istemin Akdeniz Belediye Meclisince reddedildiği, anılan meclis kararının onay için büyükşehir belediye başkanlığına sunulması üzerine anılan planın tadilen onandığı ve taşınmazın askeri alan olarak belirlendiği, mevzuat uyarınca büyükşehir belediye başkanlığının tadilen onama yetkisi bulunmadığından hukuken geçerli plan değişikliğinin bulunmaması karşısında anılan plan uyarınca verilen inşaat ruhsatında da hukuka uyarlık olmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekilince temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, büyükşehir belediye başkanlığınca tadilen onaylanan günlü, 1/1000 ölçekli planın dava konusu edilmediği anlaşıldığından, anılan plan değişikliğinin hukuken geçerli olup olmadığı hususunun bu davada incelenmesi mümkün değildir. Bu durumda, yürürlükte olan 1/1000 ölçekli plana uygun olarak verilen inşaat ruhsatında hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle Mersin İdare Mahkemesinin günlü, E2003/124, K2003/766 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL karar harcı ile fazla yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2005/2444, K 2007/5127 Kapsamında orman bulunan imar planlarına karşı OGM dava açma ehliyeti Kapsamında kesinleşmiş orman alanı iddiasıyla imar planına karşı, Orman Genel Müdürlüğünün görev alanı ve gördüğü kamu hizmeti göz önüne alındığında, dava açma ehliyeti bulunduğu hakkında. Dava, Muğla, Fethiye, Ütüktepe Mevkii, 175 ada, 1,2,3,4,5,6 ve 7 parseller, 176 ada, 2 ve 6 parseller, 199 ada, 1 parsel, 200 ada, 1 parsel, 201 ada, 1 parsel, 202 ada, 1 parsel, 203 ada, 1 parsel, 323 ada, 1,2 ve 3 parseller, 324 ada, 1 ve 2 parseller, 325 ada İve 2 parseller, 326 ada sayılı taşınmazları da kapsayan alanda yapılan 1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu taşınmazların davacı idarenin mülkiyetinde bulunmadığının tapu kayıtlarından anlaşıldığı, bu alanda yapılan imar planıyla davacının kişisel, meşru ve güncel menfaatinin ihlali söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinin öğesi olan idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır. İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan “dava açma ehliyeti”, iptal davasına konu kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir. Uyuşmazlık konusu olayda, imar planı kapsamında kesinleşmiş orman alanı olduğu iddiasıyla davanın açıldığı anlaşılmaktadır. İmar planları gibi kamu yararını çok yakından ilgilendiren konularda dava açma hakkının daha geniş bir kapsamda ele alınması gerekmektedir. Uyuşmazlıkta, imar planına ilişkin davada kamu yararını koruma görev ve yükümlülüğü taşıyan Orman Genel Müdürlügü’nün görev alanı ve gördüğü kamu hizmeti de göz önüne alındığında anılan plana yönelik olarak dava açma ehliyeti bulunduğu sonucuna varılmaktadır. Bu durumda, Orman Genel Müdürlüğünün imar planına karşı açılan davada ehliyetli olduğunun kabulü suretiyle İdare Mahkemesince uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle Muğla İdare Mahkemesinin günlü, E2003/976, K2004/972 sayılı kararının BOZULMASINA, 22,90 YTL karar harcı ile fazladan yatırılan 17,00 YTL harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2005/3669, K 2007/5774 Üst ölçekli planın iptalinin alt ölçekli plana etkisi 1/1000 ölçekli imar planı ve buna bağlı uygulama işlemlerinin, idarece ya da yargı kararıyla iptal edilmeksizin, üst ölçekli planlar olan 1/25000 ve 1/5000 ölçekli planların iptal edilmiş olmasıyla kendiliğinden hukuki geçerliliğini yitirdiği, dolayısıyla yürürlükten kalktığından söz edilemeyeceği hakkında. Dava, …, …, 43358 ada, 18 parsel sayılı taşınmaz için verilen günlü, 378 sayılı yapı ruhsatının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin günlü, 157 sayılı kararıyla onaylanarak yürürlüğe giren 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile küçük sanayi kullanımına ayrılan 43358 ada, 18 sayılı parselin bulunduğu alana ilişkin olarak dava konusu edilen 4/^2003 günlü, 378 sayılı yapı ruhsatının verildiği tarihte onaylanmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planı bulunmadığı, ancak günlü, 328 sayılı belediye meclisi kararı ile kabul edilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığınca onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da söz konusu parselin küçük sanayi kullanımına ayrıldığı anlaşıldığından dava konusu yapı ruhsatında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, … İli, … İlçesi, 43358 ada, 18 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanın 1988 tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında küçük sanayi alanı olarak belirlendiği, nazım imar planına uygun olarak hazırlanan ve belediye meclisinin tarih ve 70 sayılı kararıyla onanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın gün ve 2780 sayılı yazısı ile onaylandığı, bu plana dayanılarak gün ve 654 sayılı belediye encümeni kararı ile parselasyon planının da yapıldığı, daha sonra Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin gün ve 115 sayılı kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile dava konusu parselin bulunduğu alanın küçük sanayi kullanımından çıkarılarak konut alanı kullanımına dönüştürüldüğü, söz konusu tarih ve 115 sayılı Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi kararıyla onaylanan nazım imar planı tadilatının iptali istemiyle Ankara 2. İdare Mahkemesi’nin E2003/208 sayılı dosyasında açılan davada tarihinde yürütmenin durdurulmasına karar verildiği ve gün ve 2000/400 sayılı kararla da iptal edildiği, bu karardan sonra Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin gün ve 157 sayılı kararıyla onaylanan nazım imar planı değişikliği ile parselin tekrar küçük sanayi kullanımına dönüştürüldüğü, 43358 ada, 18 parsel sayılı taşınmazda yapılacak yapı için dava konusu edilen tarih ve 378 nolu yapı ruhsatının verildiği, daha sonra Yenimahalle Belediye Meclisi’nin gün ve 328 sayılı kararıyla kabul edilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planının Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın gün ve 6428 sayılı yazısı ile onaylandığı anlaşılmıştır. Bu durumda, 1/1000 ölçekli imar planı ve buna bağlı uygulama işlemlerinin idarece ya da yargı kararıyla iptal edilmeksizin üst ölçekli planlar olan 1/ ve 1/5000 ölçekli planların iptal edilmiş olmasıyla kendiliğinden hukuki geçerliliğini yitirdiği dolayısıyla yürürlükten kalktığından söz edilemeyeceğinden, yapı ruhsatının düzenlendiği tarihte yürürlükte herhangi bir 1/1000 ölçekli uygulama imar planı bulunup bulunmadığı, mevcut ise yapı ruhsatının bu plana uygun olup olmadığı, aksi takdirde 1/1000 ölçekli uygulama imar planı olmadan ruhsat verilemeyeceği hususu göz önünde bulundurularak İdare Mahkemesince yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle Ankara 12. İdare Mahkemesinin günlü, E2003/182, K2004/1738 sayılı kararının bozulmasına, fazladan yatırılan YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2005/4397, K 2007/5914 imar planı çalışmaları devam eden alanlarda ruhsatsız yapılar Bulunduğu alanda imar planı çalışmaları sürüyor olsa bile, ruhsatsız olarak inşa edilen yapının, imar mevzuatına uygun hale getirilmesi yolunda işlem tesis edilebileceği hakkında. Dava, …, …, … Beldesi, … Mahallesi, 9 pafta, 281 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ruhsatsız olarak inşa edilen yapının 3194 sayılı Yasanın 32. maddesi uyarınca imara uygun hale getirilmesine ilişkin günlü, 3 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu yapının üzerinde yer aldığı taşınmazı da kapsayan alana ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının Aydın 1. İdare Mahkemesinin günlü, E 1998/839, K 1999/967 sayılı kararıyla iptaline karar verildiği, anılan yerde revizyon imar planı çalışmalarının sürdüğü, yapılacak yeni plana göre dava konusu yapının ruhsata bağlanabilme durumu olup olmadığı değerlendirileceğinden bu aşamada tesis edilen dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. maddesinde, bu kanun hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç, ruhsat alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığı, ilgili idarece tesbiti, fenni mesulce tesbiti ve ihbarı veya herhangi bir şekilde bu duruma muttali olunması üzerine, Belediye veya Valiliklerce, o andaki inşaat durumunun tesbit edileceği yapının mühürlenerek inşaatın derhal durdurulacağı, durdurmanın yapı tatil zaptının yapı yerine asılmasıyla yapı sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tebligatın bir nüshasının da muhtara bırakılacağı, bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapı sahibinin yapısını ruhsata uygun hale getirerek veya ruhsat alarak, Belediyeden veya Valilikten mührün kaldırılmasını isteyebileceği, ruhsata aykırılık olan yapıda, bu aykırılığın giderilmiş olduğu veya ruhsat alındığı ve yapının bu ruhsata uygunluğu, inceleme sonunda anlaşılırsa, mührün Belediye veya Valilikçe kaldırılarak inşaata izin verileceği, aksi takdirde, ruhsatın iptal edileceği, ruhsata aykırı veya ruhsatsız yapılan binanın, Belediye Encümeni veya İl İdare Kurulu kararını müteakip Belediye veya Valilikçe yıktırılacağı kurala bağlanmıştır. Dosyanın incelenmesinden; uyuşmazlık konusu yapının bulunduğu alana ilişkin 1/1000 ölçekli imar planının Aydın 1. İdare Mahkemesinin günlü, E1998/839, K 1999/967 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu karar Danıştay Altıncı Dairesinin günlü E2000/5528 K2001/6375 sayılı kararıyla bozulmuş ise de, bozma kararı, anılan yerde günlü yeni bir uygulama imar planı değişikliği olduğundan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenmesinde isabet bulunmadığı gerekçesiyle verildiği, böylece sözü edilen imar planının ortadan kalktığının anlaşıldığı, öte yandan yukarıya alınan Danıştay Altıncı Dairesi kararında belirtilen günlü uygulama imar planının geçerli olup olmadığı açıkça anlaşılamamakla beraber Özel Çevre Koruma Kurulu Başkanlığınca sözü edilen alanda 1/ ölçekli çevre düzeni planı revizyon çalışmaları devam ettiğinden bu çalışmalar tamamlanana kadar hiç bir imar uygulaması yapılmaması yolunda günlü, 3930 sayılı karar alındığı ve davalı idarece savunma dilekçesinde söz konusu alanı düzenleyen geçerli bir imar planının bulunmadığının belirtildiği, buna göre idarece plansız duruma düştüğü kabul edilen taşınmazda davacı tarafından ruhsatsız olarak yapı inşa edildiğinin tespit edilmesi üzerine yasal süresi içerisinde imara uygun hale getirilmesi gerektiği yolunda dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır. İmar mevzuatı uyarınca her hangi bir yapının imara uygun olduğundan söz edebilmek için, yasal istisnalar dışında, usulüne uygun olarak verilmiş inşaat ruhsatı olması ve bu ruhsata uygun olarak inşa edilmiş olması gerekir. Öte yandan, imar mevzuatına aykırı yapının bulunduğu alanda imar planı çalışmalarına devam ediliyor olmasının, bu tür yapılar hakkında işlem tesis edilmesine engel olmayacağı da tabiidir. Olayda ise dava konusu yapının ruhsatsız olarak inşa edildiği ve süresinde ruhsata bağlanmadığı tartışmasızdır. Bu durum karşısında anılan yapının yasal hale getirilmesi amacıyla tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Buna göre İdare Mahkemesince uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle Muğla İdare Mahkemesinin günlü, E2002/350, K2004/704 sayılı kararının bozulmasına, fazladan yatırılan 17 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliği ile karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2005/6129, K 2007/6788 Nazım imar planı olmayan alanlarda ıslah imar planı yapılamayacağı Islah imar planlarının, 1/5000 ölçekli nazım imar planına dayalı olarak yapılması gerekmediği gibi; nazım imar planının uygulama kabiliyeti bulunan alanlarda, ıslah imar planı yapılmasının da mümkün olmadığı hakkında. Dava,…,… İlçesi, 3417 ada, 12,59 ve 95 parsel sayılı taşınmazları kapsayan alanda yapılan ve günlü, 989/1436 sayılı belediye encümeni kararı ile onaylanan parselasyon planı ile bu işlemin dayanağı olan ve günlü, 287 sayılı belediye meclisi kararı ile kabul edilen 1/1000 ölçekli ıslah imar planının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu 1/1000 ölçekli ıslah imar planının dayanağı 1/5000 ölçekli nazım imar planına uygun olduğu, imar uygulamasına gelince, yasal sınırlar içinde ve eşit oranda düzenleme ortaklık payı alındığı, davacıya yapılan tahsisin de dağıtım ilkelerine uygun olduğu anlaşıldığından bahisle, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun’un 13. maddesinin c bendinde” Islah imar planları belediye veya valiliklerce mümkün olduğu kadar fiili durum dikkate alınarak ve yapılanma şartları da belirlenerek yapılır veya belediye veya valiliklerce Yeminli Özel Teknik Bürolara yaptırılır. Engeç 1 ayiçinde belediye meclislerince kabul edilenler belediye meclislerince, büyük şehir yönetiminde ilçe belediye meclislerince kabul edilenler ilçe belediye meclislerince il idare kurullarınca kabul edilenler valilikçe tasdik edilerek yürürlüğe girer. Bu plan tescili de 1 ay içinde ivedilikle ve öncelikle yapılır. İmar planı olan yerlerde mevcut imar planları gerektiği takdirde ıslah imar planları şeklinde yeniden düzenlenir”, hükmü kurala bağlanmış, 3290 sayılı Kanun ile Bazı Maddeleri Değiştirilen ve Bazı Maddeler Eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin Tanımlar ve Kısaltmalar başlığını taşıyan 4. maddesinin ıslah imar planlan” ıslah imar planı düzensiz ve sağlıksız biçimde oluşmuş yapı topluluklarının veya yerleşme alanlarının, sınırları belli edilmek suretiyle, mevcut durumu da dikkate alınarak dengeli, düzenli ve sağlıklı hale getirilmesi amacıyla, halihazır haritalar üzerine yapılan ve yapılanma şartlarını da belirleyen imar planıdır” şeklinde tanımlanmış, yine aynı Yönetmeliğin imar planları yapılacak yerler” Islah imar planı; a Bir yerleşme alanı yada yapı topluluğu niteliği kazanmış gecekondu alanlarında, b Üzerinde bir yerleşme alanı ya da yapı topluluğu niteliği kazanmış imar mevzuatına aykırı yapılar bulunan hisseli arsa veya arazilerde, c Üzerinde imar planı ve mevzuat hükümlerine aykırı yapılanmalar bulunan ve bu nedenle, uygulama kabiliyeti kalmamış olan imar planı olan alanlarda, dIslah imar planı olabilecek nitelikleri taşımadığı belediye yada valilikçe belirlenen, özel parselasyon planı bulunan alanlarda yapılır.” ifadesi ile belirlenmiş, anılan yönetmeliğin 24. maddesinde de 2981 sayılı Yasanın paralel hükmü getirilerek ıslah imar planlarının yürürlük biçimi kurala bağlanmış bulunmaktadır. Islah imar planlarının amacı sağlıksız ve düzensiz yapılaşmayı mevcut durum dikkate alınarak ıslah etmek olduğundan başka bir amaçla ıslah imar planı yapılması ve kapsama alınması gereken yapılanmaların bulunduğu bölgelerle bütünleştirilmesi amacına dönük ıslah imar planı sınırlarının genişletilmesi ya da onanlı ıslah imar planında yapılan maddi bir hatanın ortaya çıkması durumunda bu hatanın giderilmesine yönelik değişiklik yapılması dışında mevcut ıslah imar planlarının ıslah imar planı tadilatı adı altında değişikliğe konu edilmesi mümkün olmayıp, bu planları geliştiren planların yürürlükte bulunan 3194 sayılı İmar Kanunu ve 3030 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir. Diğer taraftan yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde ve amaçlara ulaşmak için yapılması gereken ıslah imar planlarının, 1/5000 ölçekli nazım imar planına dayalı olarak yapılması gerekmediği gibi nazım imar planının uygulama kabiliyeti bulunan alanlarda ıslah imar planı yapılması da mümkün değildir. Bu itibarla, uyuşmazlığın çözümünde öncelikle söz konusu alanda ıslah imar planı yapılmasını gerektiren şartların bulunup bulunmadığının ortaya konulması gerekmektedir. Bu şartlar mevcut ise 2981 sayılı Kanun uyarınca yapılmış olan dava konusu 1/1000 ölçekli ıslah imar planının ve parselasyon planının, 3194 sayılı Kanun uyarınca yapılan 1/5000 ölçekli nazım imar planından bağımsız olarak, 2981 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelikte belirtilen ilkelere uygun yapılıp yapılmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Bu durumda, İdare Mahkemesince, yukarıda belirtilen hususlar yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle açıklığa kavuşturulduktan sonra yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, Ankara 8. İdare Mahkemesinin günlü, E2003/1762, K2005/415 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2006/4510, K 2007/5180 Üst ölçekli plana aykırılık varsa plan amacına bakılmayacağı 1/5000 ölçekli plan 1/ ölçekli plana aykırı olduğundan; 1/ ölçekli planın amacından hareket edilerek, 1/5000 ölçekli planın 1/ ölçekli plana aykırı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde, hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında. Dava, davacıya ait İstanbul İli, Şişli İlçesi, Ayazağa Köyü, Keçeli Mevkii, … pafta, …, … ve … sayılı parsellere ilişkin büyükşehir belediye meclisinin günlü kararıyla kabul edilen, büyükşehir belediye başkanlığınca gününde onaylanan 1/5000 ölçekli Ayazağa Revizyon Nazım İmar Planının iptali istemiyle açılmış; idare Mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazların 1/ ölçekli planda ağaçlandırılacak alanda, 1/ ölçekli planda ise depolama alanında kaldığı, bu durumda plan hiyerarşisi bakımından dava konusu 1/5000 ölçekli planın 1/ ölçekli plana uygunluğunun incelenmesi gerektiği, 1/ ölçekli planın temel amacının spor, sanat, rekreasyon, yeni mesire alanları oluşturmak olduğu, taşınmazı kısmen açık otopark, spor alan ı, kısmen kentsel özel altyapı alanıkentsel kullanıma yönelik özel spor tesisleri su oyunları parkı, eğlence parkları, özel botanik bahçesi, sera alanları, açık hava konser ve sinema alanları gibi fonksiyonların yer alacağı alan olarak belirleyen 1/5000 ölçekli nazım imar planının amaç ve kararlarının ise Bakanlıkça onaylanan 1/ ölçekli Metropoliten Alan Nazım İMar Planı kararlarına aykırılık oluşturmadığı, kaldı ki planlama sahasında yoğun sanayi yapılaşmaları ile iskan sahalarının iç içe olduğu, nazım imar planının gerekçesinde, diğer bir takım olumsuzluklar yanında Cendere Vadisinde yoğun sanayileşmenin yarattığı kirliliğin hem mevcut derenin geleceğini, hem de Kağıthane Deresi ve Sadabat Mesire Alanı Koruma Geliştirme Projesini olumsuz yönde etkileyeceği, mevcut kullanım şeklinin dere havzasını bozduğu için sel ve taşkınlara neden olduğunun belirtildiği, bütün bu tespitler dikkate alındığında, dava konusu nazım imar planının amacı ve kararları yönünden 1/ ölçekli plan kararlarına açıkça aykırılık oluşturmadığı gibi, kamu yararına uygun olduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanununun nazım imar planı varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bir bütün olan plan olarak tanımlanmıştır. Yukarıda anılan hüküm uyarınca nazım imar planının bölge planına uygun olması gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazların 1/ ölçekli bölge planında ağaçlandırılacak alan olarak ayrıldığı, 1/5000 ölçekli nazım imar planında ise bu plana aykırı olarak, kısmen açık otopark ve spor alanı, kısmen kentsel özel sosyal altyapı alanları lejantında “A” sembollü alanda kaldığı ve bu alanlarda kentsel kullanıma yönelik özel spor tesisleri, su oyunları parkı, eğlence parkları, özel botanik bahçesi, sera alanları, açık hava konser ve sinema alanları vb. fonksiyonların yapılabileceğinin plan notunda belirtildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, 1/5000 ölçekli planı 1/ ölçekli plana aykırı olduğundan 1/ ölçekli planın amacından hareket edilerek 1/5000 ölçekli planda 1/ ölçekli plana aykırılık bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesine ilişkin mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyize konu İstanbul 1. İdare Mahkemesinin günlü, E2004/1860, K2005/2684 sayılı kararının BOZULMASINA, 25,10 YTL karar harcının temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2006/5520, K 2007/4165 Kamu hizmetinin devamını engelleyecek şekilde plan ve değişiklik yapılamayacağı Demiryolu ulaşımının yolcu ve yük taşımacılığında; kent içi, kentler arası ve ülkeler arası boyutuyla kitle halinde ve yüksek taşıma kapasitesi ile öne çıkan özelliği karşısında, davacı kuruluş tarafından tekel niteliğinde sunulan bu hizmetin üstün kamu yararı taşıması nedeniyle, uyuşmazlığa konu edilen taşınmazın davacı kuruluşun amaç ve hedefleri dışında kullanılması sonucu doğuran imar planlarında gerçekleştirilen değişikliklerde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında. Dava, İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Maltepe-Dragos Mevkii, Maltepe İstasyonu ile sahil yolu arasında kalan davacı idareye ait 19 pafta, 1277 ada, 1 parsel sayılı taşınmazı da kapsayan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planlarının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesinin günlü, E2004/5927, K2005/79 sayılı bozma kararına uyularak daha önce yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporlarla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, Maltepe-Dragos Mevkiinde onaylı 1/5000 ölçekli Alt Merkez Nazım İmar Planının yapıldığı ve günü revizyon gördüğü, günü meydana gelen deprem sonrasında Bayındırlık ve İskan Bakanlığı genelgelerine göre yeniden plan revizyonu yapılması gerektiği, doğal yapı analizleri yaptırılarak revizyon çalışmalarına başlandığı, bu arada İstanbul II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun günlü, 5385 sayılı kararı ile plan alanının bir kısmının doğal sit olarak belirlendiği, bu alana yönelik koruma amaçlı imar planı yapılmak üzere plan kapsamı dışına çıkarıldığı, Maltepe İstasyonu ile sahilyolu arasında kalan davacı idareye ait uyuşmazlık konusu taşınmazı da kapsayan alanda onaylı 1/5000 ölçekli Alt Merkez Nazım İmar Planı ile bu plana göre 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapıldığı, dava konusu edilen planın hedef ve amaçlarının şehircilik ilkeleri ve kamu yararı ile örtüşmekte olduğu, davacıya ait parselin 1/5000 ölçekli 3. derece Alt Merkez Nazım Planı ile getirilen kısmen kentsel servis alanı ve kısmen yol kullanımının tartışılabilir-değişebilir planlama ilkeleri bağlamında yerinde olduğu ve bu plan esas alınarak yapılan 1/1000 ölçekli uygulama planında da hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunan bir kamu iktisadi kuruluşudur. 233 say ılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname’nin tanımlar ve kısaltmalar başlıklı 2. maddesinin 4046 sayılı Yasanın 34„maddesiyle değişik 3. fıkrasında “Kamu iktisadi kuruluşu Kuruluş’; sermayesinin tamamı Devlete ait olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve hizmetler imtiyaz sayılan kamu iktisadi teşebbüsüdür.” şeklinde tanımlanmış ve anılan Kararnamenin eki listede Kamu İktisadi Kuruluşları arasında yer verilmiştir. Kuruluş’un günlü, 18559 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Ana Statüsünün amaç ve faaliyetleri düzenlenmiş, bu çerçevede Devletçe kendisine verilen demiryollarını, liman, rıhtım ve iskeleleri işletmek, genişletmek ve yenilemek, bunları tamamlayıcı faaliyetlerde bulunmak’ görevi verilmiştir. Davacı Kuruluş, demiryolu ulaştırması alanında tekel niteliğindeki mal ve hizmeti kamu yararı gözeterek üretmek ve pazarlamak üzere kurulmuş olup, gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla bu hizmeti imtiyaz sayılmaktadır. İmar planlarının yapılması sürecinde, tekel nitelinde hizmet sunan ve bu hizmeti kamu yararı gözeterek üretmek durumunda olan davacı Kuruluşun, gördüğü kamu hizmetinin önemi ve özelliklerine dönük ihtiyaçlarının dikkate alınması gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinden, davacı Kuruluşa ait İstanbul İli, Maltepe İlçesi, Maltepe-Dragos Mevkii, Maltepe İstasyonu ile sahil yolu arasında kalan taşınmazları da kapsayan alanda yapılan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planlarının iptali istemiyle açılan davaya ait dava dilekçesinde, demiryolu işletmeciliği faaliyetleri açısından Kuruluşlarının ihtiyacı olan alanların Kuruluşun mülkiyetinden çıkarıldığı, mevcut ekonomik ve yapısal dokunun korunmadığı, kullanmak durumunda bulunduğu ve halen Maltepe İstasyonu sahasını oluşturan taşınmazların Kuruluşun mülkiyet ve tasarrufundan çıkaracak şekilde ve demiryollarının halen var olan ihtiyaçları ve gelecekteki yenileme ve gelişme gereksinimlerini göz ardı ederek planlamaya konu edildiği, Kuruluşa ait taşınmazların büyük kısmının imar planlarıyla amaç ve faaliyeti dışındaki cami alanı, park alanı, kültürel tesis alanı ve imar yolu kullanımlarına ayrıldığı, halen askeri rampa olarak kullanılan Kuruluşa ait alana imar planlarıyla yol kullanımı getirildiğinin ileri sürüldüğü, davalı idarelerden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, dava konusu 1/5000 ölçekli 3. derece Alt Merkez Nazım Planında ayrılması gereken belirli büyüklükteki donatı alanlarının parsel ve çevresel şartların uygunluğuna göre şahıs ve kamu mülklerinden uygun büyüklükte alanlar ayrılarak gerçekleştirildiği, bir kamu kurumu olan TCDD’nin arazilerinin yine kamu yararına olmak üzere büyük oranda donatı alanlarına ayrıldığının belirtildiği, Mahkemece yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporlarda, davacı Kuruluşun ürettiği demiryolu taşımacılığı hizmeti, bu kamu hizmetinin gereksinim duyduğu ve duyacağı alanların kullanımındaki kamu yararı boyutunun aynı zamanda planların da amacı olarak bu yönüyle bir inceleme ve değerlendirmeye konu edilmediği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığa konu olayda, tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olan demiryolu ulaştırmasını kamu yararını dikkate alarak yürütmekle yükümlü kılınan davacı Kuruluş tarafından, bu kamu hizmeti için mevcutta mülkiyetinde bulunan uyuşmazlık konusu taşınmazlara ait kullanım kararlarının imar planı kararlarıyla Kuruluşun amaç ve faaliyet konusu dışına çıkarılmamasının talep edildiği, ancak davalı idarelerce taşınmazların ağırlıklı olarak donatı alanlarına ayrılması suretiyle kamu yararı yönünden denklik kurulmaya çalışıldığı görülmektedir. Demiryolu ulaşımının yolcu ve yük taşımacılığında kent içi, kentler arası ve ülkeler arası boyutuyla kitle halinde ve yüksek taşıma kapasitesi ile öne çıkan özelliği karşısında, davacı Kuruluş tarafından tekel nitelinde sunulan bu hizmetin üstün kamu yararı taşıması karşısında, uyuşmazlık konu edilen taşınmazın davacı Kuruluşun amaç ve hedefleri dışında kullanılması sonucu doğuran imar planlarında gerçekleştirilen dava konusu değişikliklerde hukuka uyarlık görülmediğinden işlemlerin iptali gerekirken davanın reddi yolunda verilen temyize konu mahkeme kararında isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle İstanbul Mahkemesinin günlü, E2006/764, K2006/1100 sayılı kararının BOZULMASINA, YTL karar harcı ile fazladan yatırılan YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2006/931, K 2006/6661 Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada zamanaşımı süreleri Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada, uğranıldığı belirtilen zararın idarenin üzerine düşen görev ve yükümlülüğü gereği gibi yerine getirmemesinden, dolayısıyla eylem ya da eylemsizliğinden kaynaklandığından mahkememizce 2577 sayılı Yasa’nın 13. maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde olup olmadığının incelenmesi gerektiği hakkında. Karar veren Danıştay Altıncı ve Onbirinci Daireleri müşterek heyetince 2577 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü Duruşma yapılmasına gerek görülmedi. Dava, tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince dosyanın incelenmesinden, zararın davalı idarelerin yapının bulunduğu bölgenin 1. derece deprem bölgesi olmasına rağmen imar planları yaparak imara açmaları, imar planlarında yapılaşma şartları belirlenirken bölgenin özelliklerini dikkate almamaları, yapı ruhsatı verilen yapıların mevzuata ve projesine uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etmemelerinden doğduğunun iddia edildiği, bu bağlamda tazmini istenen zararın idari eylemlerden değil, 3194 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmelik uyarınca imar planı yapmak, inşaat ruhsatı vermek, projeyi onaylamak, yapılaşmayı kontrol etmek, yapı kullanma izni vermek gibi idari işlemlerden kaynaklandığı, dava açma süresinin 2577 sayılı Yasa’nın 12. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dava dilekçesinde zarar doğurduğu iddia edilen işlemlerin tesis ve yürütme safhalarını tamamlamış işlemler olduğu, işlemlerden doğduğu iddia edilen zararın işlemlerin icra tarihinde değil, tarihinde meydana gelen depremle ortaya çıktığı anlaşıldığından tarihinde meydana gelen deprem sonucu sahibi olduğu evi yıkılan davacının bu tarihi izleyen günden itibaren 60 gün içinde veya bu süre içinde olmak koşuluyla 2577 sayılı Yasa’nın 11. maddesinde öngörülen başvuru yolunu kullandıktan sonra tam yargı davası açması gerekirken, bu süreler geçtikten sonra açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Anayasa’nın 125. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, son fıkrasında da, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde de; idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı hakları muhtel olan kişiler tarafından tam yargı davası açılabileceği düzenlenmiştir. İdari işlemler ve bu işlemlerin uygulanması ile idari eylemler sonucu meydana gelen hak ihlallerinin giderilmesi istemiyle açılacak tam yargı davalarına yönelik olarak 2577 sayılı Yasada ayrı usul hükümleri ve farklı dava açma süreleri öngörülmüştür. Yasanın 13. maddesi uyarınca, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için bu eylemlerin yazılı bildirimi üzerine veya başka suretle öğrenildiği tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurularak, başvurunun kısmen, tamamen veya zımnen reddi halinde bu tarihten itibaren dava açma süresi içinde dava açılması gerekirken; 12. maddede yer alan düzenleme uyarınca; idari işlemlerin yol açtığı hak kayıplarının giderilmesinin istenilmesi halinde ise doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davasının açılması veya ilk önce iptal davası açılarak bu davanın karara bağlanması üzerine veya işlemin icrası nedeniyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içerisinde tam yargı davasının açılması gerekmektedir. 2577 sayılı Yasadaki bu farklı düzenleme nedeniyle öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen tasarrufların nitelendirilmesi, idari işlem mi yoksa idari eylem mi olduklarının belirlenmesi gerekmektedir. İdari işlemler, idari makam ve mercilerin idari faaliyet alanında idare hukuku çerçevesinde, tek taraflı irade açıklamasıyla hukuk aleminde sonuç doğuran kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tasarruflardır. İdarenin, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan veya bir idari sözleşmeye dayanmayan her türlü faaliyeti fizik alanında görülen iş, hareket, ameliye ve çalışmalar veya hareketsiz kalması ise idari eylem olarak tanımlanmaktadır. İdari işlemlerin, hukuk aleminde değişiklik, yenilik doğuran irade açıklamaları olmalarına karşın, idari eylemler, sadece ilgililerin hak ve yetkilerini kullanmaları koşuluyla hukuki etki ve sonuç doğurmaktadırlar. tarihinde meydana gelen depremde oturdukları ev yıkılan, yakınlarını kaybeden davacılar, 1 inci derece deprem bölgesi olan yerin zeminin özelliklerine uygun yapılaşma şartları belirlenmeden imara açıldığını ve yıkılan eve yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın inşaat ve iskan ruhsatı verildiğini, davalı idarelerin imara açılan yörede hiçbir önlem almayıp, hareketsiz kaldıklarını, üzerlerine düşen denetim görevlerini yerine getirmediklerini, idarelerin üstlendikleri hizmeti kusurlu işlettiklerini, uğradıkları zararın mücbir sebep olan depremden değil, idarelerin hizmet kusurundan kaynaklandığını öne sürerek, maddi ve manevi zararlarının tazminini istemektedirler. Görülmekte olan tam yargı davası, iki ayrı kategoride toplanması mümkün olan idari tasarruflar nedeniyle açılmış bulunmaktadır. Tam yargı davasının açılmasına neden olarak gösterilen yörenin imara açılması, yıkılan eve inşaat ve iskan ruhsatı verilmesi şeklindeki idari tasarruflar, ısrar kararında da ifade edildiği gibi yetkili idari makamların tek taraflı irade açıklamasıyla sonuç doğuran kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğini taşımaktadır. Buna karşılık görülen davanın açılmasına neden olarak gösterilen davalı idarelerin üstlendikleri önlem alma ve denetim görevlerini yerine getirmeyip hareketsiz kalmaları şeklindeki idari tasarrufların ise, hukuk aleminde değişiklik, yenilik doğurmayı amaçlayan bir irade açıklamasına dayanmamaları nedeniyle idari işlem olarak nitelendirilmesine olanak olmayıp; idari eylem olduklarının kabulü gerekmektedir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda ise, idari işlemlerin uygulanması ve idari eylemler nedeniyle tam yargı davası açma süreleri 12 ve 13 üncü maddelerde düzenlenmekle birlikte, idari işlem ve idari eylemlerin birlikte hak ihlaline neden olması halinde, dava açma süresinin nasıl hesaplanacağı belirlenmemiştir. Hak arama özgürlüğünün ancak yasayla sınırlandırılması, bir davanın, yasada duraksamaya yer vermeyecek açıklıkta belirtilen sürede açılmaması halinde süre aşımı yönünden reddedilmesi mümkün olduğuna göre yargılama usulündeki belirtilen boşluk ilgililerin dava açma hakkını kaybetmelerine neden olmamalıdır. Dolayısıyla yargılama usulü hükümlerinin, ilgililerin dava açma hakları korunacak biçimde yorumlanması zorunludur. Bu itibarla; giderilmesi istenilen hak ihlaline idari işlem ve idari eylem olarak nitelendirilen birden fazla idari tasarruf neden olmuş ve zarara yol açmaları yönünden idari işlem ve idari eylemlerin ayrılması mümkün değil ise, dava açma süresinin, ilgililere zararın doğduğu tarihten itibaren 1 yıl içinde idareye başvuru ve daha sonra dava açma olanağı tanıyan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13 üncü maddesine göre belirlenmesi hak arama özgürlüğünün gereğidir. Aksine bir yorumla zarara yol açan idari işlemlere göre dava açma süresinin hesaplanması, ilgililerin idari eylemlere karşı doğmuş olan dava açma hakkının gözardı edilmesi sonucunu doğuracaktır. Ayrıca hak ihlaline neden olmaları yönünden birbirinden ayrılması mümkün olmayan idari işlemler ve idari eylemler nedeniyle açılan davanın, sadece yargılama usulündeki boşluk nedeniyle bölünmesi, davanın idari işlemlere ilişkin olduğu varsayılan bölümü için dava açma süresinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12 inci maddesine göre hesaplanması da, dava açma hakkını zedeleyen zorlama bir yorum olacaktır. Bu durumda, İdare Mahkemesince, 2577 sayılı Yasa’nın 13 üncü madde hükmü uyarınca, davacıların zarara neden olan eylemleri öğrendikleri tarih esas alınmak suretiyle davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle Bursa 1. İdare Mahkemesinin günlü, E2001/205, K2001/302 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oyçokluğuyla karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2009/462, K 2010/9862 İmar davalarında davacının keşif avansını yatırmaması halinde bilirkişi incelemesi yaptırılması Özeti Uyuşmazlığın çözümünün, davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını zorunlu kılması nedeniyle davacının keşif avansını yatırmaması halinde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uyarınca keşif avansının yargılama sonucu haksız çıkan taraftan alınmak şartıyla öncelikle davalı idareden, yatırılmaması halinde Hazineden istenerek mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği hakkında. Dava, Ankara İli, Keçiören İlçesi, Pursaklar Mahallesi, … ada, … parsel; … ada, …. ve ….parsel; … ada, … ve … parsel; … ada, … parsel sayılı taşınmazları da kapsayan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliğine ilişkin günlü, 1344 sayılı belediye meclisi kararının iptali ve söz konusu imar planı değişikliğinin yapılmasından önceki haline getirilmesine karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince, davacı iddialarının araştırılması amacıyla mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği ve masrafların karşılanması için avans olarak TL’nin yatırılmasının iki defa davacıdan istenilmesine karşın avansın belirlenen sürede yatırılmadığı, bu nedenle de dosyadaki belgelerin incelenmesi sonucunda davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 2577 sayılı Yasanın yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun iki taraftan her birinin dinlenmesini talep ettiği şahit ve bilirkişinin veya talebinden ötürü yapılacak keşif ve diğer işlemlerin masrafını ödemeye ve buna yetecek meblağı mahkeme veznesine ödemeye zorunlu olduğu, hakim tarafından belirlenen süre içinde masrafı vermeyen tarafın talebinden vazgeçmiş sayılacağı kurala bağlanmıştır. Öte yandan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 415. maddesinde, “Re’sen icrası emrolunan muamelenin istilzam ettiği masrafı iki taraftan birinin veya her ikisinin tediye etmesine karar verilir ve bunun için takdir olunacak meblağ mahkeme kalemine tevdi olunan müddet içinde işbu muameleye ait masraf tediye olunamaz ise ileride icap edenlerden istifa olunmak şartıyla Devlet hazinesinden tediye olunmasına karar verilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Olayda, uyuşmazlığın çözümü, davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasını zorunlu kıldığına göre ve davacıdan keşif avansı yatırılmasının istenilmesine rağmen yatırılmaması nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 415. maddesi uyarınca keşif avansının yargılama sonucu haksız çıkan taraftan alınmak şartıyla öncelikle davalı idareden, yatırılmaması halinde Hazineden istenerek mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğinden, bu husus gözetilmeksizin aksi yönde verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Ankara 10. İdare Mahkemesinin günlü, E2007/1445, K2008/1838 sayılı kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2010/11339, K 2013/6483 1. sınıf tarım arazisinin resmi kurum alanına ayrılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı Özeti Kamu alanı ile kamu tesis alanı kavramlarının farklı kavramlar olduğu, kamu alanının plandaki fonksiyonu değil mülkiyeti belirlediği, taşınmazın 1/ ölçekli çevre düzeni planında kamusal alanda kalması nedeniyle, plandaki fonksiyonu bakımından 1/ ve 1/5000 ölçekli planlar arasında hiyerarşik anlamda değerlendirme yapılamayacağı, 1/5000 ölçekli ve 1/1000 ölçekli planlar incelendiğinde 1. sınıf tarım arazisinin resmi kurum alanına ayrılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında. Dava, Muğla İli, Dalaman İlçesi, Hürriyet Mahallesi, Akçatak Mevki, … ada, … parsel sayılı taşınmaza ilişkin 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planları ile 3194 sayılı Yasa’nın 18. maddesi uyarınca tesis edilen parselasyon işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı Dairesinin tarihli, E2004/6230, K2007/1212 sayılı bozma kararına uyularak, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyanın birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının dayanağı 1/ ölçekli çevre düzeni planına, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da dayanağı 1/5000 ölçekli nazım imar planına uygun olduğu gerekçesiyle davanın imar planlarına ilişkin kısmının reddine, tarihli, 176 sayılı belediye encümeni kararı ile de dava konusu parselasyon işleminin idarece iptal edildiği için parselasyon açısından davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, bu kararın davanın reddine ilişkin kısmı davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyanın incelenmesinden, davacının, uyuşmazlığa konu parselin 1. sınıf tarım arazisi olduğu, bu arazinin tarım dışı amaçla kullanılmasının mümkün olmadığı iddiası ile 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının iptali istemiyle bakılan davayı açtığı, mahkemece mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunda taşınmazın 1. sınıf tarım arazisi olduğunun belirtildiği, Mahkemece anılan bilirkişi raporuna dayanılarak tarih, E2001/1654, K2003/1242 sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın Danıştay Altıncı Dairesinin tarihli, E2004/6230, K2007/1212 sayılı kararı ile davalı idarece temyiz dilekçesinde uyuşmazlığa konu taşınmazın 1/ ölçekli çevre düzeni planında resmi kurum alanında kaldığı, bu hususun araştırılarak ulaşılacak sonuca göre yeniden karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, Mahkemece yeniden mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve İdare Mahkemesinin kararına dayanak aldığı bilirkişi raporunda; uyuşmazlığa konu taşınmazın, 1/ ölçekli çevre düzeni planında kamu alanına ayrıldığı, bu haliyle kamu alanları kullanımının resmi kurum alanı kapsamında değerlendirilebileceği, uyuşmazlık konusu parselin, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında da resmi kurum alanında, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da belediye, halk eğitim merkezi, emniyet müdürlüğü, emniyet lojmanı, TCK, DSİ tesis ve lojmanı, sosyal kültürel tesis, askerlik şubesi, kütüphane ile kısmen yol, otopark ve park alanında kaldığı, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının 1/ ölçekli çevre düzeni planına, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da 1/5000 ölçekli imar planına uygun olduğu yönünden görüş belirtildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu imar planlarının onama tarihinde yürürlükte bulunan ve tarihli, 20105 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye ile Kullanılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesinde 1. sınıf tarım arazisinin tarım dışı maksatlarla kullanılmayacağı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, “kamu alanı” kavramı, taşınmazın fonksiyonunu değil, mülkiyetini belirleyen bir kavram olup, taşınmazın kamu mülkiyetinde olduğunu ifade eder. Kamu alanı ile kamu tesis alanı umumi bina da farklıdır. Kamu tesis alanı, kamu hizmeti için kullanılan resmi binalarla, ibadet yerleri, özel eğitim, özel sağlık tesisleri, sinema, tiyatro, opera, müze, kütüphane, konferans salonu gibi kültürel binalar ile gazino, düğün salonu gibi eğlence yapıları, otel, özel yurt, işhanı, büro, pasaj, çarşı gibi ticari yapılar, spor tesisleri, genel otopark ve buna benzeri umuma ait binaları ifade eder. Resmi kurum alanı ise, genel, katma ve özel bütçeli idareler ile il özel idaresi ve belediye veya bu kurumlarca sermayesinin yarısından fazlası karşılanan kurumlara, kanunla veya kanunun verdiği yetkiyle kurulmuş kamu tüzel kişilerine ait bina ve tesislerin yapılabileceği alanı ifade eder. Uyuşmazlığa konu taşınmaz 1/ ölçekli çevre düzeni planında kamusal alanda kalmakla birlikte kamusal alan kavramının, taşınmazların fonksiyonunu değil mülkiyet durumunu belirlediği, bu kapsamda parselin TİGEM’in yeri olması nedeniyle anılan ifadenin yapılaşmayı belirlemediği, mülkiyet durumunu gösterdiği, bu nedenle fonksiyon bakımından dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile çevre düzeni planının arasında hiyerarşik anlamda bir değerlendirme yapılması mümkün olmadığından, dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planının, nazım imar planı koşulları dikkate alınarak kendi bütünlüğü içinde incelenmesi gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmazın 1. sınıf tarım arazisi niteliğinde olması nedeniyle 1/5000 ölçekli nazım imar planında anılan taşınmaz için öngörülen resmi kurum alanı kullanımı planlama ilkeleri ile bağdaşmamaktadır. Belirtilen durum karşısında, planlamaya konu alanın niteliği dikkate alınmadan ve 1. sınıf tarım arazilerinin başka bir amaç için kullanılmak üzere planlanamayacağına ilişkin Yasa ve Yönetmelik hükümleri göz ardı edilerek 1. sınıf tarım arazisi olan parselin, tarım dışı gaye ile kullanılmasını öngören resmi kurum alanı olarak planlanmasına ilişkin dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planında ve nazın imar planı esaslarına göre çizilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planında planlama ilkelerine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu durumda, dava konusu 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planının iptali gerektiğinden, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Muğla 1. İdare Mahkemesince verilen 18/05/2010 tarihli, E2009/951, K2010/1280 sayılı kararın temyiz edilen bölümünün bozulmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 07/11/2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. Danıştay 6. Dairesi, E 2010/1756, K 2014/1355 Mevzii imar planına bitişik, mevzii imar planı oluşturulmasına yönelik ilave imar planı yapılamayacağı Özeti Mevzii imar planlarının genişletilmesi sonucunu doğuracak ve bu planla bütünleşecek şekilde, mevzii imar planına bitişik, mevzii imar planı oluşturulmasına yönelik ilave imar planı yapılamayacağı hakkında. Dava, Antalya ili, Kaş İlçesi, Belenli Köyü, … ada … sayılı parselin bulunduğu alanda yapılan 1/1000 ölçekli ilave imar planının kabulüne ilişkin tarihli, 52 sayılı il genel meclisi kararının; yapılan planla çıkmaz yol ve çıkmaz yola cepheli parseller oluşturulduğu, bu durumun mevzuata aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılmış, mahkemece; … ada … nolu parsele yönelik olarak hazırlanan ilave imar planı dava konusu il genel meclisi kararıyla kabul edilmiş olsa da, dava konusu alanın daha önce mevzi imar planı bulunan bölgeye bitişik olduğu, bu haliyle mevzii imar planlarının genişletilmesi sonucunu doğuracak ve bu planla bütünleşecek şekilde, mevzii imar planına bitişik, mevzii imar planı oluşturulmasına yönelik ilave imar planı yapılamayacağı, bu nedenle söz konusu parselin bulunduğu alanda yapılan 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının kabulüne ilişkin dava konusu işlemde planlama ilke ve esasları ile imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı belirtilerek iptal kararı verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun nazım imar planları, varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan planlar, uygulama imar planları ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olarak tanımlanmış olup, planların, kapsadıkları alan ve amaçları açısından; “bölge planları” ve “imar planları”, imar planlarının ise, “nazım imar planları” ve “uygulama imar planları” olarak hazırlanacağı kurala bağlanmıştır. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin ilave imar planı yürürlükte bulunan planın ihtiyaca cevap vermediği durumlarda, mevcut plana bitişik ve mevcut planın genel arazi kullanım kararları ile süreklilik, bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde hazırlanan plan olarak, ise mevzii imar planı; mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ve sınırlarının ilgili idarece belirlenmesi halinde, bu Yönetmeliğin plan yapım kurallarına uyulmak üzere yapımı mümkün olan, yürürlükteki her tür ve ölçekteki plan sınırları dışında, planla bütünleşmeyen konumdaki, sosyal ve teknik altyapı ihtiyaçlarını kendi bünyesinde sağlayan, raporuyla bir bütün olan imar planı olarak tanımlanmıştır. Yukarıda yer verilen ilave ve mevzii imar planı tanımlarının irdelenmesinden; ilave imar planı tanımında yer verilen yürürlükteki plan kavramından, 1/5000 ölçekli nazım imar planları ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının anlaşılması gerektiği, 1/5000 ölçekli nazım imar planlarının; arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen bütüncül planlar olduğu, 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının ise; 1/5000 ölçekli nazım imar planları doğrultusunda hazırlanan, üst ölçekli bu planla hiyerarşik bağı bulunan ve bütünlük arz eden planlar olduğu açıktır. Öte yandan Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelikte de; ilave imar planlarının, mevcut planın genel arazi kullanım kararları ile süreklilik, bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde hazırlanan planlar olduğu düzenlenmiş, mevzii imar planlarının ise, mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ortaya çıkması halinde yapılması mümkün olan, yürürlükteki her tür ve ölçekteki plan sınırları dışında, planla bütünleşmeyen konumdaki planlar olduğu göz önünde bulundurulduğunda mevzii imar planlarının ancak istisnai durumlarda yapılabileceği anlaşılmış olup, mevzii imar planlarının genişletilmesi sonucunu doğuracak ve bu planla bütünleşecek şekilde, mevzii imar planına bitişik, mevzii imar planı oluşturulmasına yönelik ilave imar planı yapılamayacağı değerlendirilmektedir. Kaldı ki, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmelik, kanun sistematiği açısından incelendiğinde de; yönetmeliğin 3. maddesinin birinci fıkrasında nazım imar planının, 2. fıkrasında uygulama imar planının, revizyon planın, ise ilave imar planın düzenlendiği, mevzii imar planının ise ilave imar planından sonra 5. fıkrada düzenlendiği dolayısıyla ilave imar planı tanımında yer verilen mevcut plan kavramının mevzii imar planlarını kapsamadığı açıktır. İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Antalya 3. İdare Mahkemesince verilen 30/09/2009 tarihli, E2009/147, K2009/1019 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/02/2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY Dava, Antalya ili, Kaş İlçesi, Belenli Köyü, … ada … nolu parselin bulunduğu alanda yapılan 1/1000 ölçekli ilave imar planının kabulüne ilişkin tarih ve 52 sayılı il genel meclisi kararının; yapılan planla çıkmaz yol ve çıkmaz yola cepheli parseller oluşturulduğu bu durumun mevzuata aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istemiyle açılmış, mahkemece; … ada … nolu parsele yönelik olarak hazırlanan ilave imar planının dava konusu il genel meclisi kararıyla kabul edilmiş olsa da, dava konusu alanın daha önce mevzi imar planı bulunan bölgeye bitişik olduğu, bu haliyle mevzii imar planlarının genişletilmesi sonucunu doğuracak ve bu planla bütünleşecek şekilde, mevzii imar planına bitişik, mevzii imar planı oluşturulmasına yönelik ilave imar planı yapılamayacağı, bu nedenle söz konusu parselin bulunduğu alanda yapılan 1/1000 ölçekli ilave uygulama imar planının kabulüne ilişkin dava konusu işlemde planlama ilke ve esasları ile imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı belirtilerek iptal kararı verilmiştir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun nazım imar planları, varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan planlar, uygulama imar planları ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olarak tanımlanmış olup, planların, kapsadıkları alan ve amaçları açısından; “bölge planları” ve “imar planları” ,imar planlarının ise, “nazım imar planları” ve “uygulama imar planları” olarak hazırlanacağı kurala bağlanmıştır. Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin ilave plan yürürlükte bulunan planın ihtiyaca cevap vermediği durumlarda, mevcut plana bitişik ve mevcut planın genel arazi kullanım kararları ile süreklilik, bütünlük ve uyum sağlayacak biçimde hazırlanan plan olarak, ise mevzii imar planı; Mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ve sınırlarının ilgili idarece belirlenmesi halinde, bu Yönetmeliğin plan yapım kurallarına uyulmak üzere yapımı mümkün olan, yürürlükteki her tür ve ölçekteki plan sınırları dışında, planla bütünleşmeyen konumdaki, sosyal ve teknik altyapı ihtiyaçlarını kendi bünyesinde sağlayan, raporuyla bir bütün olan imar planı olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca mevzii imar planlarının ancak mevcut planların yerleşmiş nüfusa yetersiz kalması veya yeni yerleşim alanlarının kullanıma açılması gereğinin ortaya çıkması halinde yapılabileceği, dolayısıyla istisnai bir plan olduğu ve söz konusu mahkeme kararında mevzii imar planına bitişik, mevzii imar planı oluşturulmasına yönelik ilave imar planı yapılamayacağı belirtilmiş ise de, sadece yukarıda yer alan ilave ve mevzii imar planlarının tanımları göz önünde bulundurularak mevzii imar planına bitişik ilave imar planı yapılamayacağı sonucuna varmanın mümkün olmadığı, planlanan alanda mevzii imar planı ve ilave imar planı yapılmasına yönelik koşulların oluşup oluşmadığı hususunun açıklığa kavuşturularak bir karar verilmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu durumda öncelikle alanda ilave imar planı yapılması koşulunun bulunup bulunmadığı, eğer var ise, planın şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olup olmadığı hususunun ortaya konulması amacıyla mahkemece keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerektiğinden işlemin iptali yönündeki mahkeme kararının onanmasına yönelik çoğunluk kararına katılmıyoruz. Danıştay 6. Dairesi, E 2010/2297, K 2010/10209 İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması halinde planın esas alınması gerektiği Özeti İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması halinde planın esas alınması gerektiği hakkında. Dava, Kocaeli, Gebze İlçesi, … Mahallesi, … pafta, … ada, … parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak verilen günlü, 322 sayılı inşaat ruhsatının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemeleri sonucu düzenlenen raporlar ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu taşınmazda yapılan yapının zemin+4 kattan oluşan bentonarme karkas konut olduğu, yapının parsel içindeki konumlanışının ayrık ikiz nizama göre olduğu ve davacıya ait 13 sayılı parsel sınırına bitişik olarak inşa edildiği, davacının taşınmazında bulunan zemin+2 kattan oluşan konutun geçici ruhsatla ve hiçbir yapı nizamına uymayan nitelikte yapıldığı, yapının fiziksel ömrünü neredeyse tükettiği, 4258 sayılı imar adasında imar planıyla yapılaşma koşullarının ayrık nizam 5 kat olarak belirlendiği, hangi parsellerde ikili ya da üçlü blokların olacağına ilişkin bir kitle düzeninin belirlenmediği, davanın özünü oluşturan sorunun 12 sayılı parseldeki taşınmazın hangi taraftaki parseldeki yapıyla birleştirilmesi meselesi olduğu, bu durumda mevcut yapılaşma koşullarının göz önüne alınması gerektiği, davalı idare tarafından verilen imar durumunun, her ne kadar imar planındaki yapılaşma koşulları mevcut parsel yapılarına yetersiz kalsa da, imar yapılaşma koşullarını gerçekleştirmeye en yakın yapılaşma şeklini tarif ettiği, bu duruma göre, imar planına aykırı olmayan, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kentsel tasarım kriterlerine göre uygulanabilir olan dava konusu yapı ruhsatında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. İmar planı, insan toplum çevre ilişkilerinde kişi ve aile mutluluğu ile toplum hayatını yakından etkileyen fiziksel çevreyi sağlıklı bir yapıya kavuşturmak, yatırımların yer seçimlerini gelişme eğilimlerini yönlendirmek ve toprağın koruma kullanma dengesini en rasyonel biçimde belirlemek amacıyla hazırlanır. 3194 sayılı İmar Kanununun 3. maddesinde, herhangi bir sahanın her ölçekteki plan esaslarına, bulunduğu yerin şartlarına ve yönetmelik hükümlerine aykırı maksatlar için kullanılamayacağı, anılan Kanunun 5. maddesinde ise nazım imar planları varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgenin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme, yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan planlar, uygulama imar planı ise, nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer ayrıntıları ile gösteren planlar olarak tanımlanmıştır. Diğer taraftan, Plan Yapımına Ait Esaslara Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin 1. fıkrasında, nazım plan ana kararlarını bozucu fonksiyonel değişikliklerin plan değişikliği yolu ile yapılamayacağı, 3. fıkrasında da, yerleşmenin gelişme yönü, büyüklüğü ve arazi kullanımlarının fonksiyonel dağılımı ve genel yoğunlukları gibi nazım plan ana kararlarının değiştirilmesinin ancak imar planının yeniden yapılması ile mümkün olabileceği kuralına yer verilmiştir. Bu kuralların incelenmesinden, imar planı ana kararlarının plan notuyla değiştirilemeyeceği gibi planla plan notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması halinde de planın esas alınması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Dosyanın incelenmesinden, İdare Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu yapı ruhsatının plan notuna uygun, ancak ayrık nizam yapılaşma koşulu yerine bitişik nizam yapılaşmaya yol açacak şekilde ruhsat verilmek suretiyle dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planına aykırı olduğunun ortaya konulduğu, böylece plan koşullarına aykırı olduğu anlaşılan dava konusu yapı ruhsatın iptaline karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, Kocaeli Mahkemesinin günlü, E2007/1308, K2009/828sayılı kararının bozulmasına, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi. İmar Planlarıyla İlgili Danıştay Kararları Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın başkanlığında gerçekleştirilen Mersin Büyükşehir Belediyesi Olağanüstü Meclis Toplantısında, idare tekliflerine ait 2 ve komisyon raporlarına ait 4 olmak üzere 6 madde ve Sergi Sarayı'ndaki toplantıda, 1/5000'lik Nazım İmar Planına yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucunda yapılan değişikliklerle ilgili sunum yapıldı. Sunumda planda yapılan değişiklikler ayrıntılı olarak meclis üyelerine aktarıldı. Sunum sonrasında bazı meclis üyelerinin plana ilişkin itirazları ve şerhleri değerlendirildi. "KİŞİYE ÖZEL PLAN OLMAZ" İtirazlara cevap veren Başkan Kocamaz, "Kentin menfaati doğrultusunda planda düzeltebildiklerimizi düzeltiyoruz. Planın ilk halinin arkasında durabilseydik daha verimli bir plan olacaktı. Şimdi bazı yerlerde planı eski haline götürdüğümüz için beklediğimiz gibi olmayacak. Ama benim gönlümden geçen, bu planın oy birliği ile geçmesi. Biz toplumu temsil ediyoruz. Kişiye özel plan olmadan bu planın geçmesi lazım. Parsel bazında itiraz varsa, bu hiç birimizin içine sinmez. Kimse töhmet altında kalmadan bu planın geçmesi en doğrusu" dedi. "PETROL İSTASYONU ŞAİBE ALTINDA BIRAKIR" Bazı meclis üyelerinin bazı parsellerin akaryakıt istasyonu olarak işaretlenmek istemelerine de karşı çıkan Kocamaz, zaruri ihtiyaç dahilinde olmayan akaryakıt istasyonlarının meclisi şaibe altında bırakacağının söyleyerek, "Tarsus’ta 20 yıl görev yaptım. Toplamda 4 tane petrol istasyonuna izin verdim. Bunun 2 tanesi belediyenindi. Diğer ikisi de stratejik amaçla verilmiş yerler. Petrol istasyonu olması için verilen bu yerler, belediyeyi de meclisi de şaibe altında bırakıyor. Ben eğer bir yere verilecekse belediye kendisi alsın dedim, kişiye özel yapılırsa dedikodu bitmiyor. Şu anda zannediyorum bununla ilgili bize birkaç müracaat var. Ben bunların hepsine bu fikrimi söyledim" ifadelerini kullandı. 5 BİNLİK PLANIN İLK ETABI KABUL EDİLDİ Yapılan itirazların değerlendirilmesi sonucunda 1/5000'lik Nazım İmar Planının merkez ilçeleri kapsayan birinci etabı, komisyon görüşmeleri sırasında 4 meclis üyesi tarafından itiraz edilen maddelere askı aşamasında şerh koyulması kaydıyla oy birliği ile kabul edildi. Öte yandan Etüt ve Projeler Dairesi Başkanlığı’nın Yenişehir İlçesi sınırları içerisinde Okan Merzeci Bulvarı ile 34. Cadde kesişimine Katlı Kavşak Kipa Kavşağı yapılmasına ilişkin hazırlatılan projenin imar planına işaretlenmesi ile ilgili rapor görüşülerek oy birliği ile kabul edildi. Meclis toplantısında Santa Catarina şehri ile Mersin’in kardeş şehir olması ile ilgili rapor oy birliği ile kabul edildi.Mersin Times Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin Olağanüstü Meclis Toplantısında, Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli ilçelerinin 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ile ilgili karar oy birliğiyle kabul Büyükşehir Belediye Meclisi Şubat Ayı Olağanüstü Meclis Toplantısı, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz başkanlığında 1/5000'lik plan çalışmalarının süreçlerinden ve kazanımlarından bahseden Kocamaz, Mersin il çevre düzeni planı çalışmalarına 13 Şubat 2015 tarihinde başladıklarını hatırlatarak, "Bununla eş zamanlı olarak 4 ilçenin Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli Nazım İmar Planı çalışmaları da Eylül 2015 tarihinde başladı. Yani birbirine paralel götürüldü. Bugüne kadar 4 ilçenin bütünleşik bir 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı yoktu. Her ilçe kendisine göre bir uygulama yapıyordu. 1990'lı ve 2000'li yılarda yapılmış, parçacıl imar planları ile şehrin yapılaşması gerçekleşiyordu. Bu süreçle ilgili kamu kuruluşlarından, sivil toplum örgütlerinden, odalardan, derneklerden bir çok kişinin katılımlarıyla toplantılar gerçekleştirildi. Bu toplantılarda alınan kararlar belediyemizce çevre düzeni planı ve Nazım İmar Planı'na yansıtıldı. Kentimizin en önemli sorunu olarak gördüğümüz işsizlik konusunun çözülmesi için sektörel gelişmeyi sağlayacak tarım, hayvancılık, turizm, sanayi, lojistik ve hizmetlerle ilgili kararlar alındı. Çevre Düzeni Planı 19 Temmuz 2017 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 18 Ağustos 2017 tarihinde ise Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylandı ve yürürlüğe girdi" dedi."Burada tarihi bir karar vereceksiniz"Kocamaz, Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli ilçeleri 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı sayesinde Mersin'de tarihi bir karar verileceğini vurgulayarak, "Bu plan gerçekleşsin, itirazlar tamamlansın ve tam onaylandıktan sonra ben rica ediyorum ne meclis üyeleri ne de dışarıdan müteahhitler ya da arsa sahipleri bize imar değişikliği için gelmesin. Biz de bu meclisi rahat bir şekilde yürütelim. Görevimizi tam manasıyla yapmış olalım. Zaten en son gelen müfettişler de imarla ilgili Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı işlerin çok düzgün ve temiz olduğunu ifade ettiler. Ben hepinize bu konuda verdiğiniz destekler için teşekkür ediyorum. İnşallah bu 5000'lik planlar da çektiğimiz emeğe, zaman kaybına değer. Bugün burada tarihi bir karar vereceksiniz. Mersin tarihine de geçmiş olacaksınız" ifadelerini birliği ile kabul edildiPlan daha sonra Meclis üyeleri tarafından oy birliği ile kabul edildi. Oylama sonrası konuşan Kocamaz, Mersin tarihinde önemli bir adımın daha atıldığını ifade ederek, alınan bu karar ile yatırımların önünün açılacağını aynı zamanda işsizlik problemine de çözüm olabileceğini dile getirdi. Başkan Kocamaz, "Bu çalışmayla 4 merkez ilçeyi kapsayan bütünsel bir Nazım İmar Planı hazırlanmış oluyor. Önümüzdeki 20 yıllık süreci kapsayan bu plan ile mevcut 1/1000'lik ve 1/5000'lik planlar arasındaki uyumsuzluklar da ortadan kalkmış oluyor. Hemşerilerimizin plan uyumsuzluklarından kaynaklanan ve uygulama yapmalarını engelleyen sorunları da inşallah bugün alacağımız kararla çözmüş olacağız. Yatırımların önü de açılmış oluyor. Bu planla ayrıca mevcut ulaşım sistemi geliştirilmiştir. İnşallah bugün alacağımız karar Mersin'e ve ilçelerimize için hayırlı olur. Bölgemize yeni yatırımların açılmasına vesile olur ve en önemlisi hepimizin bir numaralı sorunu işsizlik problemi de bir nebze olsun çözülmüş olur" şeklinde ayrıca, Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli ilçeleri 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı 1. etabıyla alakalı sunum Mersin'e ne kazandıracak?Mersin idari sınırları kapsamında ilin alt ölçekli planlarını koordine edecek, arazi kullanım kararlarını bir stratejik yaklaşım içerisinde kurgulayacak. Mersin'in küresel, ülkesel ve bölgesel düzeyde potansiyellerini geliştirerek, geleceğe taşıyacak, doğal ve kültürel değerlerini, sürdürülebilir araçlar ve yöntemlerle koruyup geliştirecek, kontrolsüz göç ve hızlı kentleşme problemlerinin oluşturduğu ekonomik sorunlara çözüm getirecek, doğal varlıklar ve yenilenebilir enerji konularında sürdürülebilir bir ekolojik yaklaşım benimseyecek şekilde kentsel gelişmenin ve ekonomik kalkınmanın yönlendirilmesini Mersin Büyükşehir Belediyesi'nin Olağanüstü Meclis Toplantısında, Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli ilçelerinin 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı ile ilgili karar oy birliğiyle kabul Büyükşehir Belediye Meclisi Şubat Ayı Olağanüstü Meclis Toplantısı, Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz başkanlığında 1/5000'lik plan çalışmalarının süreçlerinden ve kazanımlarından bahseden Kocamaz, Mersin il çevre düzeni planı çalışmalarına 13 Şubat 2015 tarihinde başladıklarını hatırlatarak, "Bununla eş zamanlı olarak 4 ilçenin Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli Nazım İmar Planı çalışmaları da Eylül 2015 tarihinde başladı. Yani birbirine paralel götürüldü. Bugüne kadar 4 ilçenin bütünleşik bir 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı yoktu. Her ilçe kendisine göre bir uygulama yapıyordu. 1990'lı ve 2000'li yılarda yapılmış, parçacıl imar planları ile şehrin yapılaşması gerçekleşiyordu. Bu süreçle ilgili kamu kuruluşlarından, sivil toplum örgütlerinden, odalardan, derneklerden bir çok kişinin katılımlarıyla toplantılar gerçekleştirildi. Bu toplantılarda alınan kararlar belediyemizce çevre düzeni planı ve Nazım İmar Planı'na yansıtıldı. Kentimizin en önemli sorunu olarak gördüğümüz işsizlik konusunun çözülmesi için sektörel gelişmeyi sağlayacak tarım, hayvancılık, turizm, sanayi, lojistik ve hizmetlerle ilgili kararlar alındı. Çevre Düzeni Planı 19 Temmuz 2017 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 18 Ağustos 2017 tarihinde ise Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından onaylandı ve yürürlüğe girdi” dedi.“Burada tarihi bir karar vereceksiniz”Kocamaz, Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli ilçeleri 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı sayesinde Mersin'de tarihi bir karar verileceğini vurgulayarak, "Bu plan gerçekleşsin, itirazlar tamamlansın ve tam onaylandıktan sonra ben rica ediyorum ne meclis üyeleri ne de dışarıdan müteahhitler ya da arsa sahipleri bize imar değişikliği için gelmesin. Biz de bu meclisi rahat bir şekilde yürütelim. Görevimizi tam manasıyla yapmış olalım. Zaten en son gelen müfettişler de imarla ilgili Büyükşehir Belediyesi'nin yaptığı işlerin çok düzgün ve temiz olduğunu ifade ettiler. Ben hepinize bu konuda verdiğiniz destekler için teşekkür ediyorum. İnşallah bu 5000'lik planlar da çektiğimiz emeğe, zaman kaybına değer. Bugün burada tarihi bir karar vereceksiniz. Mersin tarihine de geçmiş olacaksınız” ifadelerini birliği ile kabul edildiPlan daha sonra Meclis üyeleri tarafından oy birliği ile kabul edildi. Oylama sonrası konuşan Kocamaz, Mersin tarihinde önemli bir adımın daha atıldığını ifade ederek, alınan bu karar ile yatırımların önünün açılacağını aynı zamanda işsizlik problemine de çözüm olabileceğini dile getirdi. Başkan Kocamaz, “Bu çalışmayla 4 merkez ilçeyi kapsayan bütünsel bir Nazım İmar Planı hazırlanmış oluyor. Önümüzdeki 20 yıllık süreci kapsayan bu plan ile mevcut 1/1000'lik ve 1/5000'lik planlar arasındaki uyumsuzluklar da ortadan kalkmış oluyor. Hemşerilerimizin plan uyumsuzluklarından kaynaklanan ve uygulama yapmalarını engelleyen sorunları da inşallah bugün alacağımız kararla çözmüş olacağız. Yatırımların önü de açılmış oluyor. Bu planla ayrıca mevcut ulaşım sistemi geliştirilmiştir. İnşallah bugün alacağımız karar Mersin'e ve ilçelerimize için hayırlı olur. Bölgemize yeni yatırımların açılmasına vesile olur ve en önemlisi hepimizin bir numaralı sorunu işsizlik problemi de bir nebze olsun çözülmüş olur” şeklinde ayrıca, Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli ilçeleri 1/5000 Ölçekli Revizyon Nazım İmar Planı 1. etabıyla alakalı sunum Mersin'e ne kazandıracak?Mersin idari sınırları kapsamında ilin alt ölçekli planlarını koordine edecek, arazi kullanım kararlarını bir stratejik yaklaşım içerisinde kurgulayacak. Mersin'in küresel, ülkesel ve bölgesel düzeyde potansiyellerini geliştirerek, geleceğe taşıyacak, doğal ve kültürel değerlerini, sürdürülebilir araçlar ve yöntemlerle koruyup geliştirecek, kontrolsüz göç ve hızlı kentleşme problemlerinin oluşturduğu ekonomik sorunlara çözüm getirecek, doğal varlıklar ve yenilenebilir enerji konularında sürdürülebilir bir ekolojik yaklaşım benimseyecek şekilde kentsel gelişmenin ve ekonomik kalkınmanın yönlendirilmesini sağlayacak. Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi 06/02/2018 tarih ve 91 sayılı kararı ile 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planını kabul etti. Mersin Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından kabul edilen bu 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planında pek çok imar durumu değişikliği olduğu görülmekte Mersin’de arsanız , bağınız , bahçeniz var ise mutlaka Mersin Büyükşehir Belediyesi web sitesine girin ve taşınmaz malınızın imar durumu hakkında 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planında her hangi bir değişiklik var mı diye kontrol edin. Nazım İmar Planı; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plandır. İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar. İtiraz edilirse ilgilinin İdare Mahkemesi’nde dava açması gereklidir. Bu anlamda Mersin 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı son derece büyük öneme sahip olup , bu nedenle de taşınmaz mal sahipleri tarafından titizlikle incelenmesi ve bir hak kaybı var ise süresi içinde itiraz edilmesi gerekmektedir. Sevgi ve saygılarımla

mersin 1 5000 nazım imar planı