Diyanetİşleri Başkanlığı Kuran ı Kerim Türkçe Meali – Fussilet Suresi. Bismillâhirrahmânirrahîm. 1. Hâ Mîm. Bu harflerle ilgili olarak Bakara sûresinin ilk âyetinin dipnotuna bakınız. 2. Bu Kur’an, Rahmân ve Rahîm olan Allah’tan indirilmedir. 3. Bu, bilen bir toplum için Arapça bir Kur’an olarak âyetleri 3 Diyanet İşleri (Eski) Meali. Şeytan seni dürtecek olursa Allah'a sığın; doğrusu O, işitendir, bilendir. 4. Diyanet İşleri (Yeni) Meali. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali. Eğer Diyanetİşleri Meali (Eski) 30,31,32. "Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında: "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Nefisbu güçlerin oluştuğu bedenin formudur. Bundan dolayı varlı-ğı bedenin varlığına bağlıdır.30. Bize göre Farabi nefsi bu şekilde tanımlamış olması, onun ruh hakkında İsrâ Suresi’nin 85. âyetinde geçen; “De ki ruh Rabbimin emrindendir. Onun hakkındaki bilgiden size verilmedi. 20) Hatta iza ma cauha şehide aleyhim sem`uhüm ve ebsaruhüm ve cüludühüm Bima kânu ya`melun; Nihayet ( Allah’ın düşmanları) oraya geldiklerinde onlar aleyhine onların sem’leri ( işitme hassaları ), basarları ( görme hassaları) ve cildleri, yaptıklarıyla ( B sırrınca, amellerinin sûretleri olarak) şahidlik etti. 1 Ezberlenecek Sureler, Ayetler ve Anlamları - Fussilet Suresi 30-36. Ayetler. Fussilet Suresi 30-36. Ayetler. 1. Ezberlenecek ayet ve sureleri yüzünden tecvid kurallarına uygun olarak okur. 2. Ezberlenecek ayet ve sureleri tecvid kurallarına uygun olarak ezbere okur. Y1np2G. ❬ Önceki Sonraki ❭ إِنَّ ٱلَّذِينَ قَالُوا۟ رَبُّنَا ٱللَّهُ ثُمَّ ٱسْتَقَٰمُوا۟ تَتَنَزَّلُ عَلَيْهِمُ ٱلْمَلَٰٓئِكَةُ أَلَّا تَخَافُوا۟ وَلَا تَحْزَنُوا۟ وَأَبْشِرُوا۟ بِٱلْجَنَّةِ ٱلَّتِى كُنتُمْ تُوعَدُونَ İnnellezîne kâlû rabbunâllâhu summestekâmû tetenezzelu aleyhimul melâiketu ellâ tehâfû ve lâ tahzenû ve ebşirû bil cennetilletî kuntum tûadûntûadûne. Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki “Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” Türkçesi Kökü Arapçası şüphesiz إِنَّ kimselere الَّذِينَ diyenlere ق و ل قَالُوا Rabbimiz ر ب ب رَبُّنَا Allah’tır اللَّهُ sonra ثُمَّ doğru olanlara ق و م اسْتَقَامُوا iner ن ز ل تَتَنَزَّلُ üzerine عَلَيْهِمُ melekler م ل ك الْمَلَائِكَةُ أَلَّا korkmayın خ و ف تَخَافُوا ve وَلَا üzülmeyin ح ز ن تَحْزَنُوا fakat sevinin ب ش ر وَأَبْشِرُوا cennetle ج ن ن بِالْجَنَّةِ öyle ki الَّتِي ك و ن كُنْتُمْ size söz verilen و ع د تُوعَدُونَ Diyanet İşleri Başkanlığı Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki “Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken va’dedilmekte olan cennetle sevinin!” Diyanet Vakfı Şüphesiz, Rabbimiz Allah´tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Haberiniz olsun ki Rabbimiz Allah´tır.» deyip de sonra doğru gidenler yok mu, onların üzerine melekler şöyle iner Korkmayın, üzülmeyin, va´dolunup durduğunuz cennet ile neşelenin! Elmalılı Hamdi Yazır Rabbimiz Allah´tır» deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin.» Ali Fikri Yavuz Gerçekten “- Rabbimiz Allah’dır.” deyib de sonra sebat gösterenler ve salih amel işliyenler var ya, onların üzerine ölüm anında veya dehşet halinde “- Korkmayın, mahzun olmayın. Vaad olunduğunuz cennetle neşelenin.” diye melekler inecektir. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Haberiniz olsun ki rabbımız Allah» deyip de sonra doğru gidenler yok mu onların üzerlerine şöyle melekler iner korkmayın, mahzun olmayın va´dolunup durduğunuz Cennet ile neş´eyâb olun! Fizilal-il Kuran Şüphesiz Rabb´imiz Allah´tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin!» derler. Hasan Basri Çantay Hakıykat Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra doğruluğu iltizâm edenler yok mu? Onların üzerlerine Korkmayın, tasalanmayın, va´d olunduğunuz cennetle sevinin» diye diye melekler inecekdir. İbni Kesir Muhakkak ki; Rabbımız Allah´tır, deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanların üzerine melekler iner, onlara Korkmayın, üzülmeyin size vaad olunan cennetle sevinin, derler. Ömer Nasuhi Bilmen Şüphe yok o kimseler ki, Rabbimiz Allah´tır» dediler, sonra da istikamette bulundular, onların üzerlerine melekler ineceklerdir. Korkmayın ve mahzun olmayın ve size vaad olunmuş olan cennet ile müjdelenin!» diyeceklerdir. Tefhim-ul Kuran Şüphesiz Onlar Bizim Rabbimiz Allah´tır» deyip sonra da dosdoğru bir istikamet tutturanlar yok mu; onların üzerine melekler iner ve der ki; Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va´d olunan cennetle sevinin.» Warning includeturkce/bil/ Failed to open stream No such file or directory in C\inetpub\vhosts\ on line 27 Warning include Failed opening 'turkce/bil/ for inclusion include_path='.;.\includes;.\pear' in C\inetpub\vhosts\ on line 27 Fussilet suresi, Mü’min suresinden sonra, Şura suresinden önce gelmektedir. Sure adını, geçen fussilet kelimesinden almıştır. Fussilet, genişçe veya etraflıca açıklandı anlamına gelmektedir ve Kur’an-ı Kerim ayetlerini nitelemektedir. Surenin anlamı ise düşünen ve kendini bilen bir toplumun ayetleri okuması, anlaması ve Arapça olarak Fussilet suresinde başlıca hakka davet etmek, batıl düşünenlerin uyarılması, vahiy gelmesinin insanlar üzerindeki manevi etkisi yer almaktadır. Uyarıcı ve müjde veren Kur’an-ı Kerim’in Allah tarafından indirildiği ve Kur’an-ı Kerim’in müdafaası bu surede geçer. Evrenin yaratılması ve inanmayıp inkar edenlerin dünyadaki ve ahiretteki halleri, insanların yaratılış özellikleri bulunmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in Arapça indirilmesinin sebebi insanları kolay anlayıp açıklamasına imkan sağlandığını göstermektedir. Ad ve Semud kavimlerinde yaşanan olayları ve sonrasında Allah tarafından nasıl helak edildikleri yer Suresi Türkçe miner rahmanir fussılet ayatühu kur'anen arabiyyel li kavmiy ya' ve nezıra fe a'rada ekseruhüm fe hüm la kalu kulubüna fı ekinnetim mimma ted'una ileyhi ve fı azanina vakruv ve mim beynina ve beynike hıcabün fa'mel innena innema ene beşerum mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıdün festekıymu ileyhi vestağfiruh ve veylül lil la yü'tunez zekate ve hüm bil ahırati hüm amenu ve amilus salihati lehüm ecrun ğayru e inneküm le tekfürune billezı halekal erda fı yevmeyni ve tec'alune lehu endada zalike rabbül ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam sevael lis iles semai ve hiye dühanün fe kale leha ve lil erdı'tiya tav'an ev kerha kaleta eteyna kadahünne seb'a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil in a'radu fe kul enzertüküm saıkatem misle saıkati adiv ve caethümür rusülü mim beyni iydıhim ve min halfihim ella ta'büdu illellah kalu lev şae rabbüna le enzele melaiketen fe inna bima ürsiltüm bihı emma adün festekberu fil erdı bi ğayril hakkı ve kalu men eşeddü minna kuvveh e ve lem yerav ennellahellezı halekahüm hüve eşeddü minhüm kuvveh kanu bi ayatina erselna aleyhim rıhan sarsaran fı eyyamin nehısatil li nüzıkahüm azabel hızyi fil hayatid dünya ve leazabül ahırati ahza ve hüm la emma semudü fe hedeynahüm saıkatül azabil huni bima kanu necceynellezıne amenu ve kanu yevme yuhşeru a'daüllahi ilen nari fe hüm iza ma cauha şehide aleyhim sem'uhüm ve ebsaruhüm ve cüludühüm bima kanu ya' kalu li cühudihim lime şehidtüm aleyna kalu entaknellahüllezı entaka külle şey'iv ve hüve halekaküm evvele merrativ ve ileyhi ma küntüm testetirune ey yeşhede aleyküm sem'uküm ve la ebsaruküm ve la cüludüküm ve lakin zanentüm ennellahe la ya'lemü kesıram mimma ta' zaliküm zannükümüllezı zanentüm bi rabbiküm erdaküm fe asbahtüm minel iy yasbiru fen naru mesvel lehüm ve iy yesta'tibu femahüm minel mu' kayyadna lehüm kuranae fezeyyenu lehüm ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve hakka aleyhimül kavlü fı ümemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins innehüm kanu kalellezıne keferu la tesmeu li hazel kur'ani velğav fıhi lealleküm lenüzıkannellezıne keferu azaben şedıdev ve lenecziyennehüm esveellezı kanu ya' cezaü a'daillahin nar lehüm fıha darul huld cezaem bima kanu bi ayatina kalellezıne keferu rabbena erinellezeyni edallana minel cinni vel insi nec'alhüma tahte akdamina li yekuna minel kalu rabbünellahü sümmestekamu tetenezzelü aleyhimül melaiketü ella tehafu ve la tehzenu ve ebşiru bil cennetilletı küntüm evliyaüküm fil hayatid dünya ve fil ahırah ve leküm fıha ma teştehı enfüsüküm ve leküm fıha ma min ğafurir men ahsenü kavlem mimmen dea ilellahi ve amile salihav ve kale innenı minel la testevil hasenetü ve les seyyieh idfa' billetı hiye ahsenü fe izellezı beyneke ve beynehu adavetün keennehu veliyyün ma yülekkaha illellezıne saberu ve ma yülekkaha illa zu hazzın imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu hüves semıul min ayatihil leylü ven neharu veş şemsü vel kamer la tescüdu liş şemsi ve la lil kameri vescüdu lillahillezı halekahünne in küntüm iyyahü ta' inistekberu fellezıne ınde rabbike yüsebbihune lehu bil leyli ven nehari ve hüm la yes'emun 37. Ayet secde ayetidir. min ayatihı enneke teral erda haşiaten fe iza enzelna aleyhel maehtezzet ve rabet innellezı ahyaha le muhyil mevta innehu ala külli şey'in yülhıdune fı ayatina la yahfevne aleyna e fe mey yülka fin nari hayrun em mey ye'ti aminey yevmel kıyameh ı'melu ma şi'tüm innehu bima ta'melune keferu biz zikri lemma caehüm ve innehu le kitabün ye'tıhil batılü mim beyni yedeyhi ve la min halfih tenzılüm min hakımin yükalü leke illa ma kad kıyle lir rusüli min kablik inne rabbeke lezu mağfirativ ve zu ıkabin lev cealnahü kur'anen a'cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezıne amenu hüdev ve şifa' vellezıne la yü'minune fı azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim le kad ateyna musel kitabe fahtülife fıh ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudıye beynehüm ve innehüm lefı şekkim minhü amile salihan fe li nefsihı ve men esae fe aleyha ve ma rabbüke bi zallamil lil yüraddü ılmüs saah ve ma tahrucü min semeratüm min ekmamiha ve ma tahmilü min ünsa ve la tedau illa biılmih ve yevme yünadıhim eyne şürakaı kalu azennake ma minna min dalle anhüm ma kanu yed'une min kablü ve zannu ma lehüm mim yes'emül insanü min düail hayri ve im messehüş şerru fe yeusün lein ezaknahü rahmetem minna mim ba'di darrae messethü le yekulenne haza lı ve ma ezunnüs saate kaimetev ve heir rucı'tü ila rabbi inne lı ındehu lel husna fe le münebbiennellezıne keferu bima amilu ve le nüzıkannehüm min azibn iza en'amna alel insani a'rada ve nea bicanibih ve iza messehüş şerru fe zu düain eraeytüm in kane min ındillahi sümme kefertüm bihı men edallü mimmen hüve fı şikakım ayatina fil afakı ve fı enfüsihüm hatta yetebeyyene lehüm ennehül hakk e ve lem yekfi bi rabbike ennehu ala külli şey'in la innehüm fı miryetim mil likai rabbihim e la innehu bi külli şey'im mühıytFussilet Suresi Arapça OkunuşuFussilet Suresi DinleFussilet Suresi Türkçe Kur'an, Rahmân ve Rahîm olan Allah'tan bilen bir toplum için Arapça bir Kur'an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. Fakat onların çoğu yüz çevirmiştir. Artık onlar ki "Ey Muhammed! Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O halde sen istediğini yap, şüphesiz biz de istediğimizi yapacağız." ki "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin. Allah'a ortak koşanların vay haline!" zekatı vermeyen kimselerdir. Onlar ahireti de inkar iman edip salih ameller işleyenler için ise kesintisiz bir mükâfât ki "Siz mi yeri iki günde iki evrede yaratanı inkâr ediyor ve O'na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir." dört gün içinde dört evrede, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. İkisi de, "İsteyerek geldik" onları, iki günde iki evrede yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah'ın yüz çevirirlerse onlara de ki, "Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım." onlara peygamberler önlerinden ve arkalarından3 gelmiş, "Allah'tan başkasına ibadet etmeyin" demişler, onlar da, "Eğer Rabbimiz dileseydi Peygamber olarak melekler indirirdi. Bu sebeple biz sizinle gönderilenleri inkar ediyoruz" kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış, "Bizden daha güçlü kim var?" demişlerdi. Onlar, kendilerini yaratan Allah'ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi inkâr de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o mutsuz kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azâbı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da kavmine gelince biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları ve Allah'a karşı gelmekten sakınanları düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla! cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik derilerine, "Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?" derler. Derileri, "Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştı ve yine yalnızca ona döndürülüyorsunuz?"22."Siz günahları işlerken kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin, yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz."23."İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz." eğer dayanabilirlerse artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah'ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler onlara izin onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz azap, onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana edenler dediler ki "Bu Kur'an'ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın." edenlere mutlaka şiddetli bir azabı tattıracağız ve onları yaptıklarının en kötüsü ile böyle, Allah düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi inkar etmelerinin cezası olarak orada onlar için ebedilik yurdu giren inkârcılar şöyle derler "Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılıklardan olsunlar." "Rabbimiz Allah'tır" deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki "Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken vadedilmekte olan cennetle sevinin!"31, 32."Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah'dan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var." çağıran, salih amel işleyen ve "Kuşkusuz ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak hayırdan ve olgunluktan büyük payı olanlar şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla gündüz, güneş ve ay Allah'ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah'a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah'a secde onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar melekler, gece gündüz hiç usanmadan onu tespih varlığının delillerinden biri de şudur Sen yeryüzünü boynu bükük kupkuru görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz o, her şeye gücü hakkıyla konusunda yalanlama amacıyla doğruluktan sapanlar bize gizli kalmaz. O halde kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir? Dilediğinizi yapın. Şüphesiz o, yaptıklarınızı hakkıyla kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o çok değerli ve sağlam bir ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye layık olan Allah tarafından ancak, senden önceki peygamberlere söylenenler söylenmektedir. Hiç şüphesiz senin Rabbin hem bağışlama sahibidir, hem de elem dolu bir azap biz onu başka dilde bir Kur'an yapsaydık onlar mutlaka, "Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?" derlerdi. De ki "O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. Sanki onlara uzak bir yerden sesleniliyor da anlamıyorlar." Biz Mûsâ'ya Kitab'ı Tevrat'ı vermiştik de, onda ayrılığa düşmüşlerdi. Eğer azabın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilirdi. Şüphesiz onlar Kur'an hakkında derin bir şüphe iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara zerre kadar zulmedici ne zaman kopacağına ilişkin bilgi O'na havale edilir. Meyveler tomurcuklarından ancak O'nun bilgisi altında çıkar, dişi ancak O'nun bilgisi altında hamile kalır ve doğurur. Allah onlara, "Nerede bana ortak koştuklarınız?" diye seslendiği gün şöyle derler "Sana arz ederiz ki, içimizden onları gören hiçbir kimse yok." önce yalvardıkları tanrılar onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını hayır mal, mülk, genişlik istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, Başına gelen bir zarardan sonra kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak mutlaka "Bu benim hakkımdır, Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Andolsun, Rabbime döndürülürsem, şüphesiz O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Andolsun, biz inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve andolsun, onlara mutlaka ağır azâptan nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya ki "Ne dersiniz? Eğer o Kur'an Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?" delillerini, kainattaki uçsuz bucaksız ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'an'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi? bilin ki, onlar Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler. İyi bilin ki, O, her şeyi Suresi KonusuKur’an’ın, rahmân ve rahîm olan Allah’ın katından indirilmiş bir kitap olduğunu belirten açıklamayla başlayan sûrede, Mü’min sûresinde olduğu gibi büyük ölçüde iman konuları işlenmiş ve bu bakımdan Mekke putperestlerinin durumu; Peygamber, Kur’an ve İslâm karşısındaki inkârcı, inatçı ve baskıcı tutumları, özellikle Kur’an karşısındaki peşin hükümleri ve onun sesini boğma gayretleri, nihayet bütün bu davranışlarıyla nasıl bir âkıbeti hak ettikleri üzerinde durulmuş; yer yer geçmişteki bazı kavimlerin, kendi dinleri ve peygamberleri karşısındaki haksız tavırlarıyla bu yüzden başlarına gelen felâketlere dair uyarıcı mahiyette kısa bilgiler verilmiştir. Sûrenin özellikle 30-36. âyetlerinde Kur’an’ın, Allah’a iman temeline dayanan, daima dürüst olunmasını, insanlar arasında sıcak dostluğa, barış ve uzlaşmaya dayalı ilişkiler kurulmasını amaçlayan ahlâk öğretisi Suresi Faziletiİbn Âşûr’un Beyhak^’den naklettiğine göre XXIV, 227 Hz. Peygamber’in Tebâreke Mülk ve Hâ-mîm es-secde Fussılet sûrelerini okumadan uykuya yatmadığı rivayet Suresi TefsiriBazı sûrelerin başında gelen bu tür harflere “hurûf-ı mukattaa” denir bilgi için bk. Bakara 2/1.“İndirilen”den maksat Kur’an-ı Kerîm veya özellikle bu sûredir. Muhataplara bu hatırlatmanın yapılmasının sebebi, okunanın ilâhî kelâm olduğunu bilerek onu lâyık olduğu şekilde derin bir saygıyla dinlemeleri gerektiğini onlara hissettirmektir. Ayrıca bu ifade, bilhassa Kur’an’ın Allah tarafından indirildiğini kabul etmeyen, onu Hz. Muhammed’in yakıştırdığını ileri süren inkârcılara cevap teşkil etmektedir. Bu cevapta Kur’an’ın başlıca şu özelliklerine dikkat çekildiği görülüyora Kur’an, Allah katından indirilmiştir, ilâhî vahiydir; onun Hz. Mu­ham­med’in kendi sözü olduğu iddiası tamamen Kur’an, Allah’ın rahman ve rahîm isimlerinin tecellisidir, dolayısıyla insanlık için bir rahmet ve O bir “kitap”tır, yani sadece söylenip geçen bir söz değil, aynı zamanda yazıya geçirilerek korunması gereken ve korunan ölümsüz bir “Âyetleri açık açık ortaya konmuştur.” Râzî, bu kısmı açıklarken özet­le şöyle der Kur’an’ın âyetleri değişik konulara ayrılmıştır, farklı anlamlar taşımaktadır. Şöyle ki Bazı âyetler Allah’ın zâtını tanıtmakta, sıfatlarını açıklamakta; ilim ve kudretinin, rahmet ve hikmetinin mükemmelliğini; göklerin, yerin ve yıldızların yaratılışındaki, geceyle gündüzün birbirini izlemesindeki sırları; bitkiler, hayvanlar ve insanlardaki hayranlık verici özellikleri anlatmaktadır. Bazı âyetler, ruhlara ve bedenlere ait yükümlülükler hakkında bilgi vermekte; bazıları âhiretle ilgili vaad ve uyarı, sevap ve ceza konularında, cennet ve cehennem ehlinin dereceleri hakkında açıklamalar içermektedir. Bazı âyetlerde öğüt ve uyarılar, bazılarında ahlâk güzelliğine ve ruh terbiyesine dair konular işlenir; bazıları da eski toplulukların tarihlerinden söz eder. Kısacası, insafla düşünen herkes kabul eder ki insanlığın elinde, çeşitli bilgilerin ve birbirinden çok farklı konuların yer aldığı Kur’an’ın benzeri başka bir kutsal kitap yoktur XXVII, 94.e Kur’an’ın dili Arapça’dır; bunun da asıl sebebi, İslâm peygamberinin Arap asıllı, hitap ettiği ilk topluluğun da Araplar oluşudur. Nitekim “İstisnasız her peygamberi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara gerçekleri açık açık anlatsın” buyurulmuştur İbrâhim 14/4; ayrıca bk. Zümer 39/28.f Kur’an, özünde kusursuz bir ilâhî hakikat, rahmet ve rehber olmakla birlikte ondan doğru olarak ve gerektiği kadar yararlanabilmek için olabildiğince zihinsel donanıma sahip olmak, samimi bir niyetle hakikat ve fazilet arayışı içinde bulunmak gerekir. 4. âyette belirtildiği gibi “çokları” yani inkârcılar Şevkânî, IV, 578-579, peşin bir hükümle Kur’an’a sırt çevirdikleri, onu dinlemedikleri, açıklama ve uyarılarını dikkate almadıkları için Kur’an’dan nasiplerini alamazlar; hatta “Kur’an zalimlerin inancı, niyeti ve ahlâkı bozuk olanların ancak hüsranını arttırır” İsrâ 17/82.g Kur’an müjdeci ve uyarıcıdır; sadece bilgi vermez, sadece görev de yüklemez; aynı zamanda hakikati arayan, hak olana inanmaya ve hakka göre yaşamaya niyeti olanlara, aradığını bulduğunda da ona sımsıkı sarılanlara güzel bir âkıbet, mutluluklarla dolu ebedî bir hayat müjdeler; bâ-tıla sapanları; inkâr, haksızlık ve ahlâksızlık peşinde olanları da acı bir âkıbetle ve ağır cezalara çarptırılmakla tehdit edip tefsirlerde 3. âyetteki “bilen bir topluluk” ifadesiyle Arapça bilen ilk Kur’an muhataplarının kastedildiği belirtilir Taberî, XXIV, 91; İbn Atıyye, V, 4. Ancak bu ifadenin, “dinleyip anlamasını bilen, Kur’an’dan doğru olarak ve gerektiği kadar yararlanabilmek için olabildiğince zihinsel donanıma sahip olması yanında dürüstçe hakikat ve fazilet arayışı içinde bulunan topluluk” şeklinde anlaşılması Kur’an-ı Kerîm’in ifade ve üslûp tarzına daha uygun düşmektedir. Fussilet Suresi, Kur'an-ı Kerimin 54. ayetidir. Mekke Dönemi'nde indirilen Fussilet Suresi, adını 3. âyette geçen ve Kur'an âyetlerini niteleyen "fussilet" kelimesinden almıştır. "Fussilet", "genişçe açıklandı" demektir. Sûre, ayrıca "Hâ Mîm es-Secde" diye de anılır. Sûrede başlıca hakka davet, batılda ısrar edenlerin uyarılması, vahyin insanlar üzerindeki ahlâkî ve manevî etkileri konu edilmektedir. Fussilet Suresi, "Hâ mîm" rumuzu ile başlayıp ardarda sıralanan 7sûrenin ikincisidir. Mekke devrinin sonlarına doğru mi'rac olayının ardından Mü'min Gafir sûresinden sonra nâzil olmuştur. Mekke devrinin erken dönemi sayılan Habeşistan'a hicret yıllarında nâzil olduğu yolunda bazı tahminler ileri sürülmüşse de Doğrul, s. 530 bunu destekleyen herhangi bir rivayet bulunmamaktadır. İsrâ sûresinden sonra inen sûrelerden olduğuna ilişkin rivayetler göz önüne alınarak hicretten az önce nâzil olduğu kabul edilebilir Şehhâte, I, 347.FUSSİLET SURESİ FAZİLETİİbn Âşûr'un Beyhak^'den naklettiğine göre Hz. Peygamber'in Tebâreke Mülk ve Hâ-mîm es-secde Fussılet sûrelerini okumadan uykuya yatmadığı rivayet SURESİ NUZÜLÜFussilet Suresi nuzülü, Mushaftaki sıralamada kırk birinci, iniş sırasına göre altmış birinci sûredir. Mü'min Gâfir sûresinden sonra, Şûrâ sûresinden önce Mekke'de inmiştir. "Hâ-mîm" harfleriyle başlayan ve arka arkaya gelen yedi sûrenin ikincisidir. FUSSİLET SURESİ KONUSUKur'an'ın, rahmân ve rahîm olan Allah'ın katından indirilmiş bir kitap olduğunu belirten açıklamayla başlayan sûrede, Mü'min sûresinde olduğu gibi büyük ölçüde iman konuları işlenmiş ve bu bakımdan Mekke putperestlerinin durumu; Peygamber, Kur'an ve İslâm karşısındaki inkârcı, inatçı ve baskıcı tutumları, özellikle Kur'an karşısındaki peşin hükümleri ve onun sesini boğma gayretleri, nihayet bütün bu davranışlarıyla nasıl bir âkıbeti hak ettikleri üzerinde durulmuş; yer yer geçmişteki bazı kavimlerin, kendi dinleri ve peygamberleri karşısındaki haksız tavırlarıyla bu yüzden başlarına gelen felâketlere dair uyarıcı mahiyette kısa bilgiler verilmiştir. Sûrenin özellikle 30-36. âyetlerinde Kur'an'ın, Allah'a iman temeline dayanan, daima dürüst olunmasını, insanlar arasında sıcak dostluğa, barış ve uzlaşmaya dayalı ilişkiler kurulmasını amaçlayan ahlâk öğretisi SURESİ ARAPÇA miner rahmanir fussılet ayatühu kur'anen arabiyyel li kavmiy ya' ve nezıra fe a'rada ekseruhüm fe hüm la kalu kulubüna fı ekinnetim mimma ted'una ileyhi ve fı azanina vakruv ve mim beynina ve beynike hıcabün fa'mel innena innema ene beşerum mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahıdün festekıymu ileyhi vestağfiruh ve veylül lil la yü'tunez zekate ve hüm bil ahırati hüm amenu ve amilus salihati lehüm ecrun ğayru e inneküm le tekfürune billezı halekal erda fı yevmeyni ve tec'alune lehu endada zalike rabbül ceale fıha ravasiye min fevkıha ve barake fıha ve kaddera fıha akvateha fı erbeati eyyam sevael lis iles semai ve hiye dühanün fe kale leha ve lil erdı'tiya tav'an ev kerha kaleta eteyna kadahünne seb'a semavatin fı yevmeyni ve evha fı külli semain emraha ve zeyyennes semaed dünya bi mesabıha ve hıfza zalike takdırul azızil in a'radu fe kul enzertüküm saıkatem misle saıkati adiv ve caethümür rusülü mim beyni iydıhim ve min halfihim ella ta'büdu illellah kalu lev şae rabbüna le enzele melaiketen fe inna bima ürsiltüm bihı emma adün festekberu fil erdı bi ğayril hakkı ve kalu men eşeddü minna kuvveh e ve lem yerav ennellahellezı halekahüm hüve eşeddü minhüm kuvveh kanu bi ayatina erselna aleyhim rıhan sarsaran fı eyyamin nehısatil li nüzıkahüm azabel hızyi fil hayatid dünya ve leazabül ahırati ahza ve hüm la emma semudü fe hedeynahüm saıkatül azabil huni bima kanu necceynellezıne amenu ve kanu yevme yuhşeru a'daüllahi ilen nari fe hüm iza ma cauha şehide aleyhim sem'uhüm ve ebsaruhüm ve cüludühüm bima kanu ya' kalu li cühudihim lime şehidtüm aleyna kalu entaknellahüllezı entaka külle şey'iv ve hüve halekaküm evvele merrativ ve ileyhi ma küntüm testetirune ey yeşhede aleyküm sem'uküm ve la ebsaruküm ve la cüludüküm ve lakin zanentüm ennellahe la ya'lemü kesıram mimma ta' zaliküm zannükümüllezı zanentüm bi rabbiküm erdaküm fe asbahtüm minel iy yasbiru fen naru mesvel lehüm ve iy yesta'tibu femahüm minel mu' kayyadna lehüm kuranae fezeyyenu lehüm ma beyne eydıhim ve ma halfehüm ve hakka aleyhimül kavlü fı ümemin kad halet min kablihim minel cinni vel ins innehüm kanu kalellezıne keferu la tesmeu li hazel kur'ani velğav fıhi lealleküm lenüzıkannellezıne keferu azaben şedıdev ve lenecziyennehüm esveellezı kanu ya' cezaü a'daillahin nar lehüm fıha darul huld cezaem bima kanu bi ayatina kalellezıne keferu rabbena erinellezeyni edallana minel cinni vel insi nec'alhüma tahte akdamina li yekuna minel kalu rabbünellahü sümmestekamu tetenezzelü aleyhimül melaiketü ella tehafu ve la tehzenu ve ebşiru bil cennetilletı küntüm evliyaüküm fil hayatid dünya ve fil ahırah ve leküm fıha ma teştehı enfüsüküm ve leküm fıha ma min ğafurir men ahsenü kavlem mimmen dea ilellahi ve amile salihav ve kale innenı minel la testevil hasenetü ve les seyyieh idfa' billetı hiye ahsenü fe izellezı beyneke ve beynehu adavetün keennehu veliyyün ma yülekkaha illellezıne saberu ve ma yülekkaha illa zu hazzın imma yenzeğanneke mineş şeytani nezğun festeız billah innehu hüves semıul min ayatihil leylü ven neharu veş şemsü vel kamer la tescüdu liş şemsi ve la lil kameri vescüdu lillahillezı halekahünne in küntüm iyyahü ta' inistekberu fellezıne ınde rabbike yüsebbihune lehu bil leyli ven nehari ve hüm la yes'emun 37. Ayet secde ayetidir. min ayatihı enneke teral erda haşiaten fe iza enzelna aleyhel maehtezzet ve rabet innellezı ahyaha le muhyil mevta innehu ala külli şey'in yülhıdune fı ayatina la yahfevne aleyna e fe mey yülka fin nari hayrun em mey ye'ti aminey yevmel kıyameh ı'melu ma şi'tüm innehu bima ta'melune keferu biz zikri lemma caehüm ve innehu le kitabün ye'tıhil batılü mim beyni yedeyhi ve la min halfih tenzılüm min hakımin yükalü leke illa ma kad kıyle lir rusüli min kablik inne rabbeke lezu mağfirativ ve zu ıkabin lev cealnahü kur'anen a'cemiyyüv ve arabiyy kul hüve lillezıne amenu hüdev ve şifa' vellezıne la yü'minune fı azanihim vakruv ve hüve aleyhim ama ülaike yünadevne mim mekanim le kad ateyna musel kitabe fahtülife fıh ve lev la kelimetün sebekat mir rabbike le kudıye beynehüm ve innehüm lefı şekkim minhü amile salihan fe li nefsihı ve men esae fe aleyha ve ma rabbüke bi zallamil lil yüraddü ılmüs saah ve ma tahrucü min semeratüm min ekmamiha ve ma tahmilü min ünsa ve la tedau illa biılmih ve yevme yünadıhim eyne şürakaı kalu azennake ma minna min dalle anhüm ma kanu yed'une min kablü ve zannu ma lehüm mim yes'emül insanü min düail hayri ve im messehüş şerru fe yeusün lein ezaknahü rahmetem minna mim ba'di darrae messethü le yekulenne haza lı ve ma ezunnüs saate kaimetev ve heir rucı'tü ila rabbi inne lı ındehu lel husna fe le münebbiennellezıne keferu bima amilu ve le nüzıkannehüm min azibn iza en'amna alel insani a'rada ve nea bicanibih ve iza messehüş şerru fe zu düain eraeytüm in kane min ındillahi sümme kefertüm bihı men edallü mimmen hüve fı şikakım ayatina fil afakı ve fı enfüsihüm hatta yetebeyyene lehüm ennehül hakk e ve lem yekfi bi rabbike ennehu ala külli şey'in la innehüm fı miryetim mil likai rabbihim e la innehu bi külli şey'im mühıytFUSSİLET SURESİ TÜRKÇE Kur'an, Rahmân ve Rahîm olan Allah'tan bilen bir toplum için Arapça bir Kur'an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir ve uyarıcı olarak gönderilmiştir. Fakat onların çoğu yüz çevirmiştir. Artık onlar ki "Ey Muhammed! Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O halde sen istediğini yap, şüphesiz biz de istediğimizi yapacağız." ki "Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Fakat bana ilâhınızın yalnızca bir tek ilâh olduğu vahyediliyor. Artık O'na yönelin ve O'ndan bağışlanma dileyin. Allah'a ortak koşanların vay haline!" zekatı vermeyen kimselerdir. Onlar ahireti de inkar iman edip salih ameller işleyenler için ise kesintisiz bir mükâfât ki "Siz mi yeri iki günde iki evrede yaratanı inkâr ediyor ve O'na ortaklar koşuyorsunuz? O, âlemlerin Rabbidir." dört gün içinde dört evrede, yeryüzünde yükselen sabit dağlar yarattı, orada bolluk ve bereket meydana getirdi ve orada rızık arayanların ihtiyaçlarına uygun olarak rızıklar takdir duman halinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi. İkisi de, "İsteyerek geldik" onları, iki günde iki evrede yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah'ın yüz çevirirlerse onlara de ki, "Ben sizi Âd ve Semûd kavimlerini çarpan yıldırım gibi bir yıldırıma karşı uyardım." onlara peygamberler önlerinden ve arkalarından3 gelmiş, "Allah'tan başkasına ibadet etmeyin" demişler, onlar da, "Eğer Rabbimiz dileseydi Peygamber olarak melekler indirirdi. Bu sebeple biz sizinle gönderilenleri inkar ediyoruz" kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış, "Bizden daha güçlü kim var?" demişlerdi. Onlar, kendilerini yaratan Allah'ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi inkâr de onlara dünya hayatında zillet azabını tattırmak için o mutsuz kara günlerde üzerlerine dondurucu bir rüzgâr gönderdik. Ahiret azâbı elbette daha rezil edicidir. Onlara yardım da kavmine gelince biz onlara doğru yolu göstermiştik. Ama onlar körlüğü hidayete tercih etmişler ve yaptıklarına karşılık, alçaltıcı azap yıldırımı onları ve Allah'a karşı gelmekten sakınanları düşmanlarının, toplanıp yığın yığın cehenneme sevk edilecekleri günü hatırla! cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik derilerine, "Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?" derler. Derileri, "Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştı ve yine yalnızca ona döndürülüyorsunuz?"22."Siz günahları işlerken kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şâhitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin, yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz."23."İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz." eğer dayanabilirlerse artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah'ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler onlara izin onların başına birtakım arkadaşlar sardık da bu arkadaşlar onlara geçmişlerini ve geleceklerini süslü gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları ile ilgili o söz azap, onlar için de gerçekleşti. Çünkü onlar ziyana edenler dediler ki "Bu Kur'an'ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın." edenlere mutlaka şiddetli bir azabı tattıracağız ve onları yaptıklarının en kötüsü ile böyle, Allah düşmanlarının cezası ateştir. Âyetlerimizi inkar etmelerinin cezası olarak orada onlar için ebedilik yurdu giren inkârcılar şöyle derler "Rabbimiz! Cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster de onları ayaklarımızın altına alalım ki en aşağılıklardan olsunlar." "Rabbimiz Allah'tır" deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki "Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken vadedilmekte olan cennetle sevinin!"31, 32."Biz dünya hayatında da âhirette de sizin dostlarınızız. Çok bağışlayan ve çok merhametli olan Allah'dan bir ağırlama olarak, orada canlarınızın çektiği her şey var, istediğiniz her şey orada sizin için var." çağıran, salih amel işleyen ve "Kuşkusuz ben müslümanlardanım" diyenden daha güzel sözlü kimdir? kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost güzel davranışa ancak sabredenler kavuşturulur. Buna ancak hayırdan ve olgunluktan büyük payı olanlar şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla gündüz, güneş ve ay Allah'ın varlığının delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer gerçekten Allah'a kulluk ediyorsanız, onları yaratan Allah'a secde onlar büyüklük taslarlarsa, bilsinler ki Rabbinin yanında bulunanlar melekler, gece gündüz hiç usanmadan onu tespih varlığının delillerinden biri de şudur Sen yeryüzünü boynu bükük kupkuru görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz o, her şeye gücü hakkıyla konusunda yalanlama amacıyla doğruluktan sapanlar bize gizli kalmaz. O halde kıyamet gününde ateşe atılan mı, yoksa güven içinde gelen kimse mi daha iyidir? Dilediğinizi yapın. Şüphesiz o, yaptıklarınızı hakkıyla kendilerine geldiğinde onu inkâr edenler mutlaka cezalarını göreceklerdir. Şüphesiz o çok değerli ve sağlam bir ne önünden ne de ardından batıl gelemez. O hüküm ve hikmet sahibi, övülmeye layık olan Allah tarafından ancak, senden önceki peygamberlere söylenenler söylenmektedir. Hiç şüphesiz senin Rabbin hem bağışlama sahibidir, hem de elem dolu bir azap biz onu başka dilde bir Kur'an yapsaydık onlar mutlaka, "Onun âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Başka dilde bir kitap ve Arap bir peygamber öyle mi?" derlerdi. De ki "O, inananlar için bir hidayet ve şifâdır. İnanmayanların kulaklarında bir ağırlık vardır ve Kur'an onlara kapalı ve anlaşılmaz gelir. Sanki onlara uzak bir yerden sesleniliyor da anlamıyorlar." Biz Mûsâ'ya Kitab'ı Tevrat'ı vermiştik de, onda ayrılığa düşmüşlerdi. Eğer azabın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilirdi. Şüphesiz onlar Kur'an hakkında derin bir şüphe iyi bir iş yaparsa kendi lehinedir. Kim de kötülük yaparsa kendi aleyhinedir. Rabbin kullara zerre kadar zulmedici ne zaman kopacağına ilişkin bilgi O'na havale edilir. Meyveler tomurcuklarından ancak O'nun bilgisi altında çıkar, dişi ancak O'nun bilgisi altında hamile kalır ve doğurur. Allah onlara, "Nerede bana ortak koştuklarınız?" diye seslendiği gün şöyle derler "Sana arz ederiz ki, içimizden onları gören hiçbir kimse yok." önce yalvardıkları tanrılar onları yüzüstü bırakıp uzaklaşmıştır. Kendileri için kaçacak bir yer olmadığını hayır mal, mülk, genişlik istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, olsun! Başına gelen bir zarardan sonra kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak mutlaka "Bu benim hakkımdır, Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Andolsun, Rabbime döndürülürsem, şüphesiz O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. And olsun, biz inkâr edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve andolsun, onlara mutlaka ağır azâptan nimet verdiğimizde yüz çevirir ve yan çizer. Başına bir kötülük gelince de yalvarmaya ki "Ne dersiniz? Eğer o Kur'an Allah katından olup da siz de onu inkâr etmişseniz, o zaman derin bir ayrılık içinde bulunan kimseden daha sapık kim olabilir?" delillerini, kainattaki uçsuz bucaksız ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur'an'ın gerçek olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şâhit olması yetmez mi? bilin ki, onlar Rablerine kavuşma konusunda şüphe içindedirler. İyi bilin ki, O, her şeyi kuşatandır. DOST Partisi Peygamber Arapça Mevla Dini Gündem Güncel Haberler Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. İnne-lleżîne kâlû rabbunaAllâhu śümme-stekâmû tetenezzelu aleyhimu-lmelâ-iketu ellâ teḣâfû velâ tahzenû ve ebşirû bilcenneti-lletî kuntum tû’adûneGerçekten de, Rabbimiz Allah'tır dedikten sonra da dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de sakın korkmayın ve mahzun olmayın ve müjdelenin, sevinin size vaadedilen cennetle deriz. Şüphesiz "Bizim Rabbimiz Allah’tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlara gelince; işte onların üzerine hayatları boyunca ve ölüm anında teselli ve teskin edici melekler sürekli inecek ve "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size va’ad olunan cennetle müjdelenip sevinin" Rabbimiz Allah'tır dedikten sonra da, dosdoğru hareket edenlere melekler indiririz de melekler onlara şöyle derler “Korkmayın ve üzülmeyin. İşte buyurun! Size vaadedilmiş olan cennetle müjdelenin ve sevinin.“Rabbimiz Allah'tır" diyenlerin, ardından Allah'a giden doğru muhkem ve güvenli yolu takip edip itaatte daim olanların üzerlerine sık sık melekler iner. “Öbür âlemdeki hayatınızdan, hesabınızdan korkmayın, geride bırakacaklarınızdan dolayı üzülmeyin, hüzünlenmeyin. Size va'dolunan cennet dolayısıyla sevinin.""Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru olanların üzerine melekler inerler ve derler ki "Korkmayın, üzülmeyin ve vadedilmekte olduğunuz cennetle 'Rabbimiz Allah'tır' deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar yok mu; onların üzerine melekler iner ve der ki 'Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin.'Gerçekten “- Rabbimiz Allah'dır.” deyib de sonra sebat gösterenler ve salih amel işliyenler var ya, onların üzerine ölüm anında veya dehşet halinde “- Korkmayın, mahzun olmayın. Vaad olunduğunuz cennetle neşelenin.” diye melekler şüphesiz, “Rabbimiz Allah’tır” diyen, sonra istikametli bir hayat yaşayanların üzerine melekler iner. Onlara “Korkmayın, üzülmeyin, size vaadedilen Cennet ile müjdelenin!” derler.“Rabbimiz Allah'tır” diyen ve sonra da doğruluktan ayrılmayanlara gelince, onların üzerine sık sık melekler iner ve şöyle der “Korkmayınız ve üzülmeyiniz, size vaad olunan cennetle sevininiz!”[511][511] İstikamet sahibi olmanın kazanımları hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVII, 124-129.Tanrımız Allahtır» dedikten sonra doğru olan kimselere melekler inerler Korkmayın, kayırmayın size söz verilen cennetle müjdelenin !» derlerŞüphesiz “Rabbimiz Allah'tır” deyip de sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler inecek ve onlara şöyle diyecekler “Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilmiş olan cennetle sevinin!”30,31,32. Lâkin "Bizim rabbimiz Allâh’dır" diyenleri ve Allâh’a istikâmetle teveccüh idenleri melekler ziyâret idecek ve ânlara "Mahzûn olmayınız, size mev’ûd olan cennetden müstefîd olunuz biz dünyâ hayâtında ve âhiretde size velâyete me’mûruz, kalbleriniz ne diler ise, gönlünüz ne arzu ider ise gafûr ve rahîm olan Allâh tarafından size ihsân olunacakdır" "Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra da doğrulukta devam edenler, onları, melekler, ölümleri anında "Korkmayınız, üzülmeyiniz, size söz verilen cennetle sevinin, biz dünya hayatında da, ahirette de size dostuz. Burada, canlarınızın çektiği, umduğunuz şeyler, bağışlayan ve acıyan Allah katından bir ziyafet olarak size sunulur" diyerek inerler.*Şüphesiz “Rabbimiz Allah’tır” deyip de, sonra dosdoğru olanlar var ya, onların üzerine akın akın melekler iner ve derler ki “Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada iken va’dedilmekte olan cennetle sevinin!”Şüphesiz, Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara Korkmayın, üzülmeyin, size vâdolunan cennetle sevinin! derler. Melekler, âyette vasıfları belirtilen müminlere, zikredilen müjdeleri ölüm sırasında vereceklerdir. Dosdoğru yolda yürümek, imanda sebattır. Bunu Hz.... Devamı.."Rabbimiz ALLAH'tır," dedikten sonra doğru yolu izleyenlerin üzerine melekler iner"Korkmayın, üzülmeyin ve davetli olduğunuz cennetle sevinin.""Rabbimiz Allah'tır" deyip, sonra da doğrulukta devam edenlere gelince, onların üzerine melekler iner ve derler ki "Korkmayın, üzülmeyin, size vaad edilen cennetle sevinin."Haberiniz olsun ki rabbımız Allah» deyipde sonra doğru gidenler yok mu onların üzerlerine şöyle Melekler iner korkmayın, mahzun olmayın va'dolunup durduğunuz Cennet ile neş'eyâb olun“Rabb'imiz Allah'tır.” deyip, dosdoğru olanlara gelince, onlara melekler gelerek “Korkmayın ve üzülmeyin. Söz verildiğiniz Cennet'le sevinin!” derler. Hakıykat Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra doğruluğu iltizâm edenler yok mu? Onların üzerlerine Korkmayın, tasalanmayın, va'd olunduğunuz cennetle sevinin» diye diye melekler ki “Rabbimiz Allah'dır” deyip, sonra ihlâs ile dosdoğru olanların üzerineölüm ânında, kabirde ve haşir meydanında “Korkmayın, üzülmeyin ve va'd olunup durduğunuz Cennetle sevinin!” diye melekler iner.11Resûl-i Ekrem asm Fussılet Sûresinin otuzuncu âyetini okuduktan sonra şöyle buyurmuştur “İnsanlar bunu hep söylediler. Ancak sonradan çoğu küfre... Devamı..Şüphesiz ki Rabbimiz Allah’dır deyip de, sonra Allah’ın doğru yolu üzerinde olanların üzerlerine indirilen melekler “Korkmayın, üzülmeyin ve size vaat olunan cennetlerle sevinin” onlar da derler "Bizim çalabımız Allah’tır." Sonra doğruluktan da hiç ayrılmazlar, onlara melekler gönderilecek, bu melekler "Sakın korkmayın, kaygılanmayın, size adanan Cennet’le kıvanın" diyeceklerdir.— Rabbimiz Allah» deyip sonra sebat ve istikamette bulunanlar yok mu, onlara melekler inecekler de şöyle diyecekler — Korkmayın, kaygı çekmeyin, size vaadolunan uçmak ile sevinin,Muhakkak ki “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru yolda olanların üzerlerine “Korkmayınız, üzülmeyiniz, size vaat edilen cennetle sevininiz” diyerek melekler “Bizim Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da dosdoğru bir istikamet tutturanlar var ya, onların üzerine melekler iner ve der ki; “Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vaat edilen cennetle müjdelenin.”“Bizim önünde boyun eğeceğimiz biricik efendimiz, yöneticimiz ve Rabb’imiz, Allah’tır!” diyen ve sonra da, bu söyleme uygun dosdoğru bir hayat yaşayan kimselere gelince; onların üzerine öbek öbek rahmet melekleri inecek ve onlara şu ilâhî müjdeyi verecektir “Korkmayın, üzülmeyin; size Allah tarafından söz verilen cennet müjdesiyle sevinin!”“Rabbimiz Allah’tır” diyen, sonra doğru yönde gidenlere gelince; -“Korkmayın! Üzülmeyin! Vaad ediliyor olduğunuz Cennet ile neşelenin!” diye onlara Melekler inmektedir konuk etmektedir / ağırlamaktadır. Melekler ise, " Rabb'imiz Allah " özdeyişiyle yol alanların üzerine arılar gibi üşüşüp derler ki " Hiç korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen cennete dünyada yaşarken "Rabbimiz Allah’tır" deyip de Allah’ın yasalarına uyarak doğru yola girenler var ya; onların üzerine hesap günü akın akın melekler iner! Melekler onlara; "Korkmayın, üzülmeyin, size dünyada söz verilen cennetle sevinin!" Şüphesiz ki “Rabbimiz Allah’tır.” deyip sonra doğru yolda olanlara [*] melekler “Korkmayın, üzülmeyin, size vadedilen cennetle [*] sevinin!” diyerek inerler. [*]Benzer mesaj Ahkâf 4613.,Benzer mesajlar Arâf 743; Enbiyâ 21103; Sâd 3854; Kâf 5032.,Meleklerin inmeleriyle ilgili olarak bkz. Meryem 1964; K... Devamı..Şüphesiz, “bizim Rabbimiz Allah’tır” deyip, sonra da dosdoğru yolda sapmadan yürüyenlerin üzerine melekler, zaman zaman iner ve “korkmayın, hüzünlenmeyin ve size vâdedilen cennetle sevinin.” Bu âyetle ilgili olarak; Hz. Ebû Bekir “sözde dosdoğru oldukları gibi yaşayışta da dosdoğru oldular.”, Hz. Ömer “Allaha itaatte dosdoğru olup, til... Devamı..[Fakat,] “Rabbimiz Allah’tır!” diyen ve sebatla doğru yolu izleyenlere gelince, onların üzerine sık sık melekler iner [ve şöyle derler] “Korkmayın ve üzülmeyin, işte alın size vaad edilmiş olan cennet müjdesini!Ama “Rabbimiz Allah’tır” deyip sonra da dosdoğru olanlara gelince Onlara melekler gelirler – Korkmayın, üzülmeyin, size vaat edilen cennetle sevinin, diye müjde verirler. 46/13-14Öte yandan, “Rabbimiz Allah’tır” diyen, sonra[⁴²⁶⁵] da dosdoğru çizgide yaşama kararlılığı gösterenlere gelince onlara melekler sürekli inerler[⁴²⁶⁶] ve derler ki “Gelecekten dolayı kaygı duymayın, geçmişten dolayı da mahzun olmayın![⁴²⁶⁷] Haydi sevinin size vaad edilmiş olan cennetle![4265] Summe, ancak sahih akide temelinde yükselirse değer kazanan bir hayata delâlet eder. [4266] Nasıl ki kâfirlerin dostu şeytanlarsa 25. âyet... Devamı..Şüphe yok o kimseler ki, Rabbimiz Allah'tır» dediler, sonra da istikamette bulundular, onların üzerlerine melekler ineceklerdir. Korkmayın, ve mahzun olmayın ve size vaad olunmuş olan cennet ile müjdelenin,» diyeceklerdir.“Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da istikamet üzere, doğru yolda yürüyenler yok mu, işte onların yanına melekler inip “Hiç endişe etmeyin, hiç üzülmeyin ve size vâd edilen cennetle sevinin! ” derler. Rabbimiz Allah'tır deyip, sonra doğru olanların üzerine melekler iner "Korkmayın, üzülmeyin, size söz verilen cennetle sevinin! derler."“Rabbimiz Sahibimiz Allah’tır” deyip doğru davrananlara, melekler inerek şöyle derler “Korkmayın, kaygılanmayın; size söz verilen Cennet’le sevinin”.“Rabbimiz Allah'tır” diyen sonra da dosdoğru olanlara -Korkmayın, üzülmeyin, size vaat edilen cennete sevinin, diye melekler iner.“Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da dosdoğru istikamet üzere olanlara7 ise melekler inerler ve “Korkmayın ve üzülmeyin,” derler. “Size vaad edilen Cennetle sevinin.7 Peygamberimiz buyuruyor ki “Herkes Rabbimiz Allah’tır’ der; sonra da çoğu inkâra sapar. Kim bu söz üzere ölmüşse, istikamet üzere olanlardandır.... Devamı..Şu bir gerçek ki, "Rabbimiz Allah'tır!" deyip sonra hiç şaşmadan yol alanlar üzerine, melekler ha bire iner de şöyle derler "Korkmayın, üzülmeyin! Size vaat edilen cennetle sevinin."bayıķ anlar kim eyittiler “çalabumuz Tañrı’dur”; andan, ŧoġru oldılar iner anlaruñ üzere firişteler ya'nį ölüm vaķŧında kim “ķorķmañ daħı ķayurmañ daħı sevinmeñ uçmaġ-ıla ol kim va'de virinildüñüz”.Taḥḳīḳ ol kişiler eyitdiler Bizüm Tañrımuz Allāhdur, didiler. Andan ṣoñramüstaḳīm oldılar. Anlar üstine melā’ikeler iner. Eydürler Ḳorḳmañuz,daḫı ḳayurmañuz. Daḫı beşāret olsun size ol cennet ki vade “Rəbbimiz Allahdır!” – deyən, sonra da sözündə düz olan kəslərə ölüm ayağında mələklər nazil olub belə deyəcəklər “Qorxmayın və kədərlənməyin! Sizə və’d olunan Cənnətlə sevinin!Lo! those who say Our Lord is Allah, and afterward are upright, the angels descend upon them, saying Fear not nor grieve, but bear good tidings of the paradise which ye are the case of those who say, "Our Lord is Allah., and, further,4499 stand straight and steadfast, the angels descend on them from time to time "Fear ye not!" they suggest, "Nor grieve! but receive the Glad Tidings of the Garden of Bliss, the which ye were promised!4499 The people who succeed in eternal Life are those who recognise and understand the one and only Eternal Reality, that is Allah, and further shape ... Devamı..

fussilet suresi 30 36 ayetleri meali